Avukat Mahmood ve İslami bir yardım kuruluşunda istekli olduğu için banka hesapları dondurulan postacı Iqeel Ahmed, İngiltere’nin 2020’de Avrupa Birliği’nden ayrılma sürecinin (BREXIT) akabinde bankaların Müslümanların hesaplarını hiçbir neden göstermeden dondurduğu yahut el koyduğu debanking uygulaması hakkında değerlendirmelerde bulundu.
BREXIT’in akabinde bankacılık kanunundaki düzenlemelerle debanking uygulamasının sıkılaştırıldığını belirten Mahmood, “Artık bankalar, müşterileri reddetme hakkına sahip. Bankalar çalışmak istemediği ya da riskli olarak gördüğü şahıslara debanking uygulayabiliyor.” dedi. Mahmood, bankalarının müşterilerin risk tahlillerini hesaplayan bir yazılım kullandıklarını aktararak, “Debanking uygulanan bireylerin listesi incelendiğinde, Müslüman isimlere sahip müşterilerin, bankacılık hizmeti kullanan öteki bireylere oranla ölçüsüz halde cezalandırıldığını görüyoruz. Bankalardan istediğimiz, müşteri olarak kime debanking uygulanıp kime uygulanmayacağına adil karar vermeleri. Böylelikle Müslümanlar haksız yere cezalandırmaz.” sözünü kullandı.
Debanking uygulanırken müşteriye rastgele bir bilgi vermemenin geçmişte hata teşkil ettiğini söz eden Mahmood, yasal düzenlemelerden sonra bu durumun da değiştiğini aktardı.
“MÜSLÜMANLARA DEBANKİNG UYGULANMASI YENİ BİR DURUM DEĞİL”
Mahmood, bankaların Kuşkulu Faaliyet Raporları düzenlediğini ve bunu hükümet yetkilileriyle paylaştığını kaydederek, şöyle devam etti:
“Modern İngiltere’de, banka hesabınız yoksa insan değilsiniz. Kuşkulu Faaliyet Raporları bilgi tabanına yalnızca yetkili banka işçisi ve hükümet yetkilileri erişim sağlayabiliyor. Hatalıların paralarını kaçırmasını engellemek için çıkan bir yasa nedeniyle debanking uygulanan müşteriye bilgi verilmiyor. Bankalar nakit kullandıkları için Müslümanları olağan kara para aklama şüphelisi olarak görüyor ve bu durum Müslüman topluluğu olumsuz etkiliyor”
Nakit para kullananların, bankalar tarafından “riskli” hesap olarak etiketlendiğini anlatan Mahmood, Müslümanlar çoklukla nakit kullandıkları için her an debanking uygulamasıyla karşı karşıya kalabildiğini söyledi. Mahmood, nakit hayır kabul eden İslami yardım kuruluşlarının da debanking uygulamasına maruz kaldığına işaret ederek, şu tabirleri kullandı:
“Müslümanlara debanking uygulanması yeni bir durum değil. HSBC bankası, 2014’te Suriyeli mültecilerin, Finsbury Park Mescidinin ve Ummah Yardım Vakfının hesaplarını kapattı. Açılan dava sonucunda camiyi ve öteki bireyleri haksız halde terör faaliyetleriyle ilişkilendiren banka özür dilemek zorunda kaldı ve kişi başı 10 bin sterlin tazminat ödedi. Ama elden yardım kabul eden Müslüman dernekler ve onlara yardım eden hayırseverler hala bankalar tarafından fişlenmeye devam ediyor”
Debanking uygulanan Müslümanların davalarıyla ilgilendiğini aktaran Mahmood, mağdurların şiddetli prosedürler nedeniyle çok fazla mahkeme yoluna başvurmadığına dikkati çekti. Mahmood, debanking mağdurlarından müvekkili postacı Iqeel Ahmed’in devam eden davasından bahsederek, “Ahmed’in istekli çalıştığı yardım derneğinde de nakit bağışlar yapıldığı için banka bunu sorun etti. Iqeel Ahmet davayı yeni açtı ve sanırım mahkeme, isminden ötürü haksız halde debanking uygulandığını düşünüyor. Birçok debanking davası var onlar da sonuçlanınca bununla ilgili rapor yayımlayacağız.” formunda konuştu.
“HESAPLARIM BİR AÇIKLAMA YAPILMADAN YAKLAŞIK 3 AY KAPATILDI”
İşitme engellileri topluma kazandırmak ve farkındalığı artırmak için kurulan El Isharah isimli sivil toplum kuruluşunda istekli olarak çalıştığını anlatan Iqeel Ahmed, 2020’de kendisi ve tüm ailesinin hesaplarının rastgele bir açıklama yapılmadan yaklaşık 3 ay kapatıldığını söyledi.
Ahmed, ailesiyle tatile gidecekken hesabının bloke edildiğini ve banka yetkililerinden karşılık alamadığını lisana getirerek, bunun üzerine hesabındaki parayı çekip diğer bir bankaya yatırmak istediğini lakin bunun da kabul edilmediğini kaydetti. Çocukları için birikim yaptığı hesaptan para çekmeye çalışırken onların hesaplarının da bloke olduğunu fark ettiğini belirten Ahmed, şu tabirleri kullandı:
“Sadece benim değil, çocuklarımın, eşimin hatta yanımda yaşayan babamın hesaplarını bile kapattıklarını öğrendim. Sebebini sorduğumda herkes birbirinin üstüne atıyordu. Müdüre gidip, ‘Bu 2 küçük çocuk ya da biz sizin bankanıza ne yaptık hesaplarımızı kapattınız, lütfen bir sebep söyleyin.’ diye bağırmaya başladım lakin yanıt veremedi. En berbatı de bunu size neden yaptıklarını bilmemek ve bunu istedikleri an yapabilecekleri gerçeği. Mesela şu anda çalıştığım banka üzere. Ortada bir beni arayıp en ufak bir süreci bile neden yaptığımı soruyorlar”
“PEK ÇOK KİŞİ MÜSLÜMANLARIN KURDUĞU HAYIR KURUMLARINA PARA VERMEKTE İSTEKSİZ”
Ahmed, hesabının kapatmasının akabinde yaptığı araştırmada, İngiltere’deki pek çok Müslüman’ın birebir sorunu yaşadığını fark ettiğini lisana getirerek, bu uygulamayla ülkedeki Müslüman toplumun amaç alındığını vurguladı.
İslami bir sivil toplum kuruluşuna nakit yardım yaptığı ve istekli olarak orada çalıştığı için kelam konusu uygulamaya maruz kaldığını düşündüğünü aktaran Ahmed, “Pek çok kişi banka aracılığıyla Müslümanların kurduğu hayır kurumlarına para vermekte isteksiz zira ‘Acaba etiketlenir miyiz?’ diye endişeleniyor. Beşerler debanking uygulamasıyla paramıza el konulduğunu duyunca kendi başlarının belaya girmemesi için bizden de uzak duruyor.” yorumunu yaptı. İngiltere’nin bankalar aracılığıyla Müslümanların kurduğu sivil toplum kuruluşlarının mali kaynaklarına darbe vurduğuna dikkati çeken Ahmed, “Kanunlar çerçevesinde yaşıyoruz, büsbütün yasal bir şey yapıyoruz. Muhtaçlık sahibi insanlara yasal olarak yardım etmeye çalışıyoruz lakin tekrar de kendimizi hatalı ya da öbür beşerlerle tıpkı haklara sahip değilmişiz üzere hissediyoruz. Bu hiç mantıklı değil.” görüşünü paylaştı.
“SUÇLU ÜZERE MUAMELE GÖRÜYORUZ”
Ahmed, İngiliz hükümeti ve bankalarının Müslümanlara ayrımcılık uyguladığının altını çizerek, “Açıkçası yasalar bize karşı. Müslüman üzere giyindiğimiz ya da dinimizin gerektirdiği halde yaşadığımız için insan üzere muamele görmüyoruz. Bir bakıma suçsuzluğunuz kanıtlanana kadar suçluymuşsunuz üzere muamele görüyorsunuz.” tabirini kullandı.
Özellikle son 20 yılda ülkede büyük bir Müslüman zıtlığı oluşturulmaya çalışıldığı görüşünü paylaşan Ahmed, kelamlarını şöyle tamamladı:
“Çok uzun bir mühlet boyunca geri planda kaldık, olağan muamele görmedik. Ben İngiltere’de doğdum ve çocuklarımı burada büyütüyorum lakin bu kimi beşerler için kâfi olmuyor. Şöyle düşünün başınıza bir iş geliyor ve yetkililer size bir açıklama dahi yapmıyor. Bu bile burada insanlara eşit davranılmadığını gösteriyor. İngiltere’de her vakit bir kast sistemi vardı. Nasıl göründüğünüze, isminizin ne olduğuna bağlı olarak size nasıl davranılacağını belirleyen bir kast sistemi”
DEBANKİNG UYGULAMASI
İngiltere, 1 Şubat 2020’de BREXIT’in akabinde bankacılık kanununda yaptığı değişiklikle, İngiliz bankalarının prestijini zedeleyen müşterilerin hesaplarını sebep göstermeden kapatılmasına imkân sağlayan “debanking” yasasını sertleştirdi. Yasaya nazaran, bankalar, yolsuzlukla gayret, kara para aklama, siyasi yasaklar ve terörle gayret üzere nedenlerle hükümetin kapatılmasını istediği hesapları bilgi vermeden kapatma yetkisine sahip oldu.
İngiltere’nin önde gelen bankalarından NatWest’in Haziran 2023’te siyasetçi ve yorumcu Nigel Farage’ın banka hesaplarını kapatmasının akabinde Başbakan Rishi Sunak, debanking uygulamasının yumuşatılması için mevzuyu parlamentoya taşıyacağını tabir etti. İngiltere Finansal İdare Otoritesinin Eylül 2023’te yayımladığı rapora nazaran, 2022’de İngiliz bankaları sebep göstermeden 343 binin üzerinde hesabı kapattı. Otorite, hesapların birçoklarının “potansiyel tehdit” oluşturabileceği için kapatıldığını bildirdi.
İngiltere Müslüman Kurulunun, 1 Ağustos 2023’te yayımladığı bildiride, debanking uygulamasından en fazla Müslüman kişi ve kuruluşların etkilendiği ve bu durumun toplumda derin kaygılara yol açtığı vurgulandı.
patronlardunyasi.com
