Temajet © 2021. Tüm hakları saklıdır.

Sokak Haber

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Güncel
  4. »
  5. Mary, Sinemateke’ye Gece Neden Gelmedi?

Mary, Sinemateke’ye Gece Neden Gelmedi?

admin admin - - 5 dk okuma süresi
20 0

Ertuğrul Özkök | Zamanın Ruhu

1970 yılının Aralık ayında, Paris’in Trocadero Meydanı’nın hemen sol tarafındaki sinematek salonunun girişinde kuyruktayız. Karşıdaki Eyfel Kulesi’nden kopan inanılmaz soğuk bir rüzgar bizi donduruyor, ancak yine de oradayız. Sessiz sinemanın büyük komedyeni Buster Keaton’ın “Mecano du General” filmini izlemek için sabırsızlanıyoruz. O kuyrukta kaç gün, kaç akşam beklemiş olabilirim, kim bilir?

Maria da gelecek, ona da bilet alalım

Temmuz ayında öğrenmeye başladığım Fransızcamın ilk hecelemelerindeyim. Yanımda, Alliance Française okulundaki sınıftan arkadaşlarım var; bir İspanyol, bir Norveçli kız, iki Latin Amerikalı erkek arkadaş. Latin Amerikalı arkadaşlarımdan biri, “Mary de gelecek, ona da bilet alalım” diyor. Mary, sınıftan bir İngiliz kız arkadaşımız. Ancak Mary o akşam gelmiyor ve Buster Keaton’un harika sahneleri arasında onun eksikliğine odaklanmıyoruz.

Önceki akşam aynı meydanda Beyonce gümbür gümbür haykırıyor

Bir önceki gün akşamüzeri Trocadero Meydanı’nda güçlü hoparlörlerden Beyonce’un “Run the World (Girls)” şarkısı çalıyordu. Dev ekranda ise büyük rakamlarla “780-72…” yazıyordu. Bu rakamın ekrana yansımasından kısa bir süre önce Fransa’nın 34 yaşındaki genç başbakanı Meclis’te kadınların bedenleri üzerindeki haklarını vurgulayan önemli bir konuşma yapıyordu.

Bu rakamdan kısa süre sonra 34 yaşındaki adam ne diyor

Fransa Parlamentosu, kadınların 14 aylık hamileliğe kadar çocuk aldırma hakkını Anayasal güvence altına almak için bir Anayasa değişikliği oyluyordu. Bu karar dünyada bir ilkti ve milyonlarca kadın hakları savunucusunun dikkatini çekiyordu.

Amerika’da “Trumpizm”e inat bir oylama

Amerikan Anayasa Mahkemesi geçmişte kadınların bu vazgeçilmez hakkını geri alırken, Fransa bu hakları Anayasal güvence altına alıyordu. Trocadero Meydanı’nda binlerce insan coşkuyla kararı kutlarken, Beyonce’un şarkısı meydanda yankılanıyordu.

Mary ertesi gün okula da gelmedi

Mary o akşam Sinematek’e gelmedi ve ertesi gün okula da gelmedi. Fransızca kursu bittiğinde onu bir daha göremedik. Ancak bir buçuk yıl sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde karşılaştık ve aramızdaki boşluğu kapatmaya çalıştık.

Bir buçuk yıl sonra Mary’i siyasal bilgilerin kapısında görüyorum

Mary, sınıftaki bir arkadaşıyla ilişki yaşayarak hamile kalmış ve çocuğu aldırmak için İngiltere’ye gitmişti. Bu olayı öğrendikten sonra Mary ile olan son görüşmemiz oldu ve o günden sonra yollarımız ayrıldı.

Israr ettim ama o çocuğun adını vermedi

Mary, çocuğunun adını vermedi ve yaşadıklarını anlatırken duygusal anlar yaşadık. Son görüşmemizde onun hayatı hakkında daha fazla bilgi edinemedim ancak onun mutlu olduğunu bilmek beni rahatlattı.

Evet, orası Simone De Beauvoir’in, Brigette Bardot’un ülkesi

Fransa’nın kadın hakları konusundaki ilerlemesi beni umutlandırıyor. Sağ eğilimli milletvekillerinin de bu değişikliği desteklemesi, demokrasinin ne kadar sağlam temellere sahip olduğunu gösteriyor.

Trump, Putin, Netanyahu ve Nodi’lerin berbatlaştırdığı şu dünyada…

Fransa’nın aldığı bu karar, dünyadaki popülist rüzgarlara karşı bir direnişin simgesi olabilir. Avrupa demokrasisinin son kalesi olarak görülen Fransa, insan hakları konusundaki çabalarıyla dikkat çekiyor.

Ölürken muhtemelen şunu söyleyeceğim

Çetin Altan’ın “Hayal ettiğim ülke bu değildi” sözleri beni düşündürüyor. Ben de ölürken, dünyanın halini düşünerek “Hayal ettiğim dünya bu değildi” diyebilirim. Ancak cesur insanların varlığı, umudu ve iyiliği hatırlatıyor.

Sonuç olarak, Fransa’nın kadın hakları konusundaki ilerlemesi ve toplumsal gelişimi umut verici bir örnek olabilir. Simone de Beauvoir’un ülkesi, cesur insanların çabalarıyla daha da güçleniyor ve insan haklarının önemini vurguluyor. Umarım dünya, daha adil ve eşit bir yer haline gelir ve herkes kendi bedeni üzerinde tam kontrol sahibi olabilir.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın