Şok Gelişme: 11’inci Yargı Paketi’nde LGBTİ+ Bireylere Ceza Tehdidi
Türkiye’nin gündemini sarsan bir düzenleme taslağı ortaya çıktı. 11’inci Yargı Paketi’nde LGBTİ+ bireylerin yaşam haklarına kısıtlamalar getirecek maddeler bulunuyor. Taslak, “Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışları teşvik eden kişilere 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilecektir” ifadesini içeriyor. Ayrıca, cinsiyet değiştirme yaşı 25’e çıkarılmakta ve cinsiyet değiştirme ameliyatı için gerekli koşullar ciddi şekilde zorlaştırılmaktadır.
Hapis Cezası Geliyor: LGBTİ+ Bireylerin Hakları Kısıtlanıyor
Meclis’e sunulması beklenen 11’inci Yargı Paketi, LGBTİ+ bireyleri doğrudan hedef alan düzenlemeler barındırıyor. Madde, LGBTİ+ bireylerin ilişkilerini ele alan dijital platformları da olumsuz etkileyecek. Taslakta, Türk Ceza Kanunu’nun ‘Hayasızca Hareketler’ başlıklı 225’inci maddesine eklenecek olan yeni fıkra, LGBTİ+ bireylerin hapis cezası almasının yolunu açacak. Bu durum, toplumda LGBTİ+ bireylere yönelik önyargı ve ayrımcılığı körükleme riski taşımaktadır.
Dijital İçeriklere Kısıtlama: LGBTİ+ Temalı Filmler ve Diziler Tehdit Altında
Bu düzenleme geçerli olursa, sadece bireyler değil, aynı zamanda LGBTİ+ hikayelerine yer veren dijital platformlar da zor durumda kalacak. Taslağa eklenen bir başka madde, aynı cinsiyetteki kişilerin nişan veya evlenme töreni yapmaları durumunda bir yıl altı aydan dört yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Bu, LGBTQ+ bireylerin sosyal hayatının daha da kısıtlanması anlamına geliyor.
Sağlıklı Nesiller İçin Kısıtlamalar: Gerekçe Nedir?
Taslakta yer alan düzenlemelerin gerekçesi, “fiziki ve ruhsal açıdan sağlıklı bireylerin yetiştirilmesi” olarak gösteriliyor. Bu ifade, LGBTİ+ bireylerin insan haklarının ihlal edildiği ve toplumda sağlıklı bireylerin yetişmesinin önündeki en büyük engel olarak gösterildiği anlamına geliyor. Böyle bir yaklaşım, toplumsal eşitlik ve adalet anlayışına ciddi bir darbe vuruyor.
Cinsiyet Değiştirme Ameliyatı İçin Yaş Sınırı ve Koşullar Zorlaşıyor
11’inci Yargı Paketi’nde cinsiyet değiştirme ameliyatı için yaşı 25’e çıkaran düzenlemeler de dikkat çekiyor. Cinsiyet değiştirme işlemi için gerekli koşullar da ağırlaştırılmış durumda. İstem sahiplerinin belirli bir yaşa ulaşmış olmaları, evli olmamaları ve ruh sağlıkları açısından belirli kriterleri karşılamaları gerekecek. Bu durum, bireylerin cinsiyet kimliğini ifade etme haklarını büyük ölçüde kısıtlayacak.
Zorunlu Tıbbi Müdahaleler: Sağlık Koşulları Sıkılaştırılıyor
Yasa taslağında ayrıca, genetik ve hormonal hastalıklar nedeniyle genital organlarında gelişim bozukluğu tespit edilen bireyler için zorunlu tıbbi müdahaleler yapılabileceği belirtiliyor. Ancak bu müdahaleler bile, belirli sağlık koşullarının sağlanması şartıyla gerçekleştirilebiliyor. Bu durum, sağlık alanında ciddi etik sorunları gündeme getiriyor.
Kanuna Aykırı Müdahalelere Ceza: Cinsiyet Değişimi Kontrol Altında
Cinsiyet değişikliğini düzenleyen maddede, “kanuna aykırı cinsiyet değişikliği” operasyonlarına ceza öngörülüyor. Taslakta, belirlenen koşullara uymadan cinsiyet değiştirmeye yönelik tıbbi müdahalelerde bulunanlar için 3 yıl ile 7 yıl arasında hapis cezası ve para cezası uygulanabileceği belirtiliyor. Bu durum, insan haklarına yönelik ciddi bir tehdit olarak değerlendiriliyor.
Devletin Yükümlülüğü: Aile Kurumunu Korumak
Gerekçede, cinsiyet değiştirme işlemlerinin bilimsel temellere dayanması gerektiği vurgulanıyor. Devletin, gençlerin ve aile kurumunun korunması yönündeki yükümlülüğü de ön plana çıkarılıyor. Bu durum, bireylerin hak ve özgürlüklerini kısıtlayarak, toplumda cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim konusundaki çeşitliliği tehdit eden bir yaklaşım olarak öne çıkıyor.
Toplumsal Yapıyı Koruma Amacı: Cinsiyetsizleşme Akımlarına Karşı Mücadele
11’inci Yargı Paketi taslağının genel gerekçesi, aile kurumunun korunması ve toplumun genel ahlak değerlerine yönelik saldırıların önlenmesi olarak ifade ediliyor. Bu tür düzenlemelerin, toplumda cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim çeşitliliğini yok sayan bir anlayışa dayandığına dikkat çekiliyor. Aile yapısının korunması adına yapılan bu tür müdahale ve kısıtlamaların, toplumsal barışa zarar verip vermediği ise tartışma konusu olmaya devam ediyor.