Emeklilerin gerçek maaşına “kök aylık” ismi veriliyor. En düşük emekli kök maaşı 7 bin 324 TL. Bağ-Kur’luların en düşük emekli kök aylığı İSE 6 bin 558 TL – 5 bin 163 TL ortasında değişiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan genel seçimlerden evvel en düşük emekli maaşının 5 bin 500 TL’den 7 bin 500 TL’ye çıkarıldığını açıklamış ortadaki farkın da hazine yardımı biçiminde karşılanacağını belirtmişti. Düşük kalan emekli maaşına hükümet hazine takviyesiyle ek yapıyor. Buna karşın en düşük emekli maaşı ödemesi 7 bin 500 lira.
“EMEKLİLERİMİZİ ENFLASYONA EZDİRMEDİK” DERKEN…
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, dün TBMM Genel Kurulu’nda, Cumhurbaşkanlığı bütçesinin görüşmeleri sırasında; “Çalışan ve emeklilerimizin aylıklarında ve fiyatlarında enflasyonun hayli üzerinde gerçek artışlar ve iyileştirmeler yapılmıştır” dedi. Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ise tekrar TBMM Genel Kurulu’nda, bakanlığın bütçesine ait görüşmelerde Bakanlığının bütçe görüşmelerinde, “Ne çalışanlarımızı ne emeklilerimizi hiçbir vakit enflasyona ezdirmedik” demişti.
10 Aralık’ta Türkiye’nin birçok kentinden Ankara’ya gelerek miting yapan emekliler de seslerini iktidara sesini duyurmaya çalışmışlardı.
“36 YIL 8 AY DEVLETE HİZMET VERMİŞİM. 11 BİN LİRA MAAŞ…”
75 yaşındaki Mehmet Şerif Özdemir, o emeklilerden biri… Aldığı 11 bin lira maaşla geçinemediğini söyleyen Özdemir, mesken sahibinin de meskenine “satılık” yazısı astığını söylüyor. Özdemir, hayatını şöyle anlatıyor:
“36 yıl 8 ay devlete fiilen hizmet vermişim. Şu anda konut sahibine, çoluk çocuk hiçbir şey yemeyeceğim, hepsini mesken sahibime veriyorum. Kabul etmiyor, balkona asmış ‘satılık’ diye. Gayesi beni çıkarıp; 20 milyara (20 bin liraya), 30 milyara (30 bin liraya) kiraya vermek. 75 yaşında bir vatandaşım. Bugün buraya açlığımdan gelmişim… Yoktur. Bu türlü bir sefaletin içinde, bu türlü bir zavallılığın içinde. Fakat saraydaki günlük 10 bin lira, harcamasıdır… 36 yıl 8 ay devlete hizmet vermişim. 657 devlet memuru olarak. Şu anda 11 bin lira aylık alıyorum. Sabahleyin, yatağımdan kalkmıyorum; sanki eşim benden para isteyecek mi, sanki bir şey isteyecek mi? O yatarken, ben konuttan gidiyorum. Meskene gelmiyorum ki eşim benden para istemesin.
Hırsızlık yapsan, içeri tıkar; perişan. Ne yapıyoruz… 75 yaşında bir beşerim, burada ne işim var, niçin geldim. Ben bugün sendikacıyım dediğim vakit başım tavana mı değiyor. Oradan buradan dilenerek gitmişiz, ekmeği öteki bir yerden almışız, suyu diğer bir yerden almışız. Bu formda buraya gelmişiz.
“CUMHURBAŞKANI, SENİN VİCDANIN NEREDE?”
İktidar duysa… Kendisi öteki mesken sahiplerine diyor ki, ‘vicdan var, vicdan.’ Senin vicdanın nerede? Cumhurbaşkanı, senin vicdanın nerede? Sen de vicdanından bana bir ses ver. Dokuz tane uçağın… Sen Suriyeliyi getir burada barındır. Ben 75 yaşındayım; askerlik de yapmışım, vergi de vermişim, memurluk da yapmışım… Fakat bugün, hala sokaklardayım.”
