Dünyada ve Türkiye’de son yıllarda ambalajlı eserlere olan ilgi her geçen gün artıyor. Artan ambalaj gereksinimi sayılara da yansıyor. 2022’de 7,5 milyar dolarlık ihracata imza atan ambalaj dalı, 2023 itibariyle ihracatının 8-8,5 milyar dolar düzeyine ulaştığı kestirim ediliyor. Türkiye ambalaj kesimin büyüklüğü geçen yıl itibariyle yaklaşık 30 milyar dolar büyüklüğe ulaştı. Kesiminin 2030 amacı ise 50 milyar dolar büyüklüğe ulaşmak.
2030 İHRACAT MAKSADI 20 MİLYAR DOLAR
Dünya gazetesinin haberine nazaran, Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Lideri Zeki Sarıbekir, Türkiye ambalaj dalının bu amaçlara ulaşabilmesi için gerekli donanıma ve güce sahip olduğunu söyledi. Sarıbekir, ‘’Sektörü olarak 2030’da yılı ihracat amacımız ise 20 milyar dolar. Türkiye’de son 20 yılda ambalaj tüketiminin 2 kat arttığını, kişi başı yıllık tüketimin ise 325 dolara ulaştı. Dünya ortalaması olan 125 doların çok üzerindeyiz. Refah düzeyi ve endüstrideki gelişmişliğin bir göstergesi olan kişi başı ambalaj tüketimi ülkemizde süratle artıyor. Ülkemizde kişi başı tüketimimizi 380 dolara çıkartmayı hedefliyoruz. Ülkemizde 490 milyar dolarlık bir ekonomik hareketi ambalajlarla sağlıyoruz” dedi.
Sektörün ihracatının yüzde 65’inin Avrupa’ya yapıldığını bildiren Sarıbekir, AB’nin bölümleri için çok kıymetli bir Pazar olduğunu vurguladı. İki günde ulaşamayacakları rastgele bir AB ülkesinin olmadığını aktaran Sarıbekir, ‘’Dünyadan birçok ülke AB ülkelerine eserlerini satmaya çalışırken, biz coğrafik pozisyonumuz ve kaliteli eserlerimizle çok süratli bir biçimde varabiliyoruz. Avrupa ile daha fazla ticaret için çalışırken, Asya – Pasifik, Amerika ve Afrika’yı da göz arkası etmemeliyiz.
Ancak ambalaj pazarında şimdi Avrupa’nın muhtaçlığının yüzde 10-15’ini karşılayabiliyoruz. İşte bu yüzden ambalaj dalı olarak birinci gayemizi Avrupa olarak belirledik” sözlerini kullandı.
“LOJİSTİK MERKEZLERLE AVANTAJ SAĞLANABİLİR”
Lojistik konusunun bugün olduğu üzere gelecekte de çok kıymetli olacağına dikkat çeken Sarıbekir, şu anda ihracatın büyük kısmının TIR’lar aracılığıyla kara yoluyla yapıldığını aktardı. Bu noktada çeşitli problemler yahut yavaşlamaların yaşanabildiğine değinen Sarıbekir, ‘’Buradaki sorunu aşmanın yolu ise demir yolundan geçiyor.
Aynı vakitte ırmak yolu ve deniz yolunu da göz arkası etmememiz gerekiyor. İhracatta atlanmaması gereken öbür bir kıymetli nokta ise lojistik merkezleri. Örneğin Avusturya’nın denize kıyısı yok fakat Hırvatistan’dan ve Slovenya’dan liman kiralamasıyla deniz ticaretinden büyük hisse alıyor. Limana gelen eserler trenlerle yakınlardaki konteyner bölgelerine götürerek dağıtıyor.
Türkiye olarak biz de bunu yapabiliriz. Trenlerle, gemilerle AB’ye taşıdığımız eserlerimizi, Türk çekicileri ile AB’ye dağıtabiliriz. Kaliteli eserlerimizi ne kadar süratli gereksinimin olduğu bölgelere ulaştırabilirsek, o kadar avantajlı hale geliriz. Böylelikle hudut kapılarında kimi devirlerde yaşanan gecikmeleri de yaşamamış oluruz” diye konuştu.
ABD TÜRK FİRMALARI YATIRIMA DAVET EDİYOR
Zeki Sarıbekir, ambalaj kesiminde kimi durumlarda fiyattan daha çok eseri ne kadar süratli teslim edileceğinin kıymet kazandığına vurgu yaptı. Sarıbekir, “Çin’den 1 ayda gelecek bir ambalaj yerine, 2 günde ambalajı ulaştırabilecek Türkiye’yi tercih ediyor.
Bu mevzuda Avrupa ile birlikte kıymetli bir pazar daha var. Dünyanın en büyük ambalaj tüketicisi olan ABD, kendisi için daha fazla imalat yapacak ülkeler arıyor. Bu noktada Hindistan ve Türkiye öne çıkıyor. ABD, Türk üreticileri yatırıma davet ediyor” tabirlerini kullandı.
patronlardunyasi.com
