
İstanbul Barosu’ndan Sert Tepki: Mahkeme Kararına Uymamak Anayasal Düzeni Tehdit Ediyor
Hukukun üstünlüğü ile bireysel hakların korunması konularında kritik açıklamalar yapıldı. İstanbul Barosu, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Tayfun Kahraman hakkında verdiği hak ihlali kararını hiçe saymasına karşı çıkarak, hukukun temel ilkelerine vurgu yaptı. Baro, bu durumun sadece hukuki değil, aynı zamanda toplumsal bir kriz yaratma potansiyeli taşıdığını belirtti.
Mahkeme Kararına Uymamak Ne Anlama Geliyor?
Baro’dan yapılan yazılı açıklama, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının önemi üzerine dikkat çekti. Açıklamada “Anayasa Mahkemesi’nin Tayfun Kahraman ile ilgili verdiği ihlal kararına ilk derece mahkemesi tarafından uyulmaması hukuka aykırı olduğu gibi, anayasal düzeni ilga girişimidir” ifadeleri kullanıldı. Bu durum, sadece hukuk sisteminin değil, demokratik değerlerin de sorgulanmasını beraberinde getiriyor.
Özellikle mahkemelerin birbirine saygı duyması gerektiği vurgulandı. Baro, “Mahkemelerin birbirinin kararını ‘tanımadığı’ bir düzen yaratma çabasını kabul etmiyoruz” diyerek, hukukun temel kurallarının ihlal edilmesine karşı durduklarını ifade etti. Mahkemelerin Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyması gerektiği, aksi takdirde toplumun güvenliğinin tehlikeye gireceği belirtildi.
Anayasa Mahkemesi’nin Önceki Kararlarına Dikkat Çekildi
Baro, Anayasa Mahkemesi’nin daha önce vermiş olduğu benzer kararlara da atıfta bulundu. “Türlü bahaneler ve hukuk tanımaz tutum ve davranışlarla Anayasa’yı koruma ve anayasal kurallara sadakat gösterme yükümlülüğü bulunan mahkemeler, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesine neden olmamalıdır” sözleri ile Anayasa’nın öngördüğü hukuk düzenine karşı durulamayacağına dikkat çekildi.
Bu durum, Türkiye’deki hukuk sisteminin işleyişine ve demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesine ciddi bir darbe vurabileceği endişesini doğuruyor. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı, hukukun üstünlüğü ilkesinin temeli olarak görülüyor. Bu tür ihlaller, sadece bireylerin değil, toplumun genelinde bir güvensizlik ortamı yaratıyor.
Toplumun Güvenliği ve Hukuk
İstanbul Barosu, bu gibi durumların toplumun genel güvenliğine zarar verebileceği uyarısında bulundu. “Aksi davranışlar hukuku, toplumu ve nihayet hepimizin güvenliğini tehlikeye atmaktadır” diyerek, yargı sisteminin bu tür keyfi kararlarla zayıflatılmaması gerektiği konusunda kamuoyunu bilgilendirdi. Bu bağlamda, Baro’nun açıklaması, hukukun üstünlüğünün sağlanması adına kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
Sonuç olarak, İstanbul Barosu’nun bu kararlı duruşu, mahkemelerin birbirine saygı duyması ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına bağlı kalınması gerektiği konusunda önemli bir mesaj taşıyor. Hukukun üstünlüğü ilkesi, demokratik bir toplumun en önemli yapı taşlarındandır. Dolayısıyla, bu tür ihlallere karşı durmak, sadece hukukun değil, aynı zamanda toplumun özgürlüğü ve güvenliği için de hayati öneme sahiptir.
Kamuoyuna yapılan bu açıklama, Türkiye’deki yargı bağımsızlığının korunması ve hukukun üstünlüğüne olan ihtiyaç açısından büyük bir önem taşıyor. Gelecekte benzer durumların yaşanmaması adına, tüm hukukçuların ve toplumun bu konuda duyarlı olması gerektiği unutulmamalıdır.

