19 Kasım’da İsrail basınına yansıyan e nazaran, 7 Ekim’de Beeri bölgesindeki bir kibutzda (İsrail’de ortak çalışma temellerine nazaran oluşturulmuş ziraî topluluk) gerçekleşen atakta, ortalarında 12 yaşındaki Liel Hetzroni’nin de bulunduğu 14 kişi hayatını kaybetti.

Olay, İsrail basınında “Hamas vahşeti” başlığı altında geniş bir formda yankı buldu.

Tanık sözleri İsrail’in savlarının tam karşıtını söylüyor

Ancak ikiz kardeşler Liel ve Yanai Hetzroni’nin rehin tutulduğu meskende bulunan ve oradan sağ çıkan Yasmin Porat’ın, 15 Kasım’da, ölümlerin nedeninin İsrail tank ateşleri olduğunu anlatmasının akabinde, rehinelerin bulunduğu meskenin sahibi Hadas Dagan da sessizliğini bozdu.

Dagan, İsrail’de yayın yapan Channel 12’ye verdiği röportajda, İsrail ordusunun, Hamaslılar tarafından tutulan İsrailli sivillerin bulunduğu konuta tank ateşleri ve ağır silahlarla saldırdığını doğruladı.

Evde, ortalarında eşinin de bulunduğu esir tutulan 14 kişinin hayatını yitirdiğini anlatan Dagan, İsrail askerlerinin meskenlerinin önüne geldiği anlara ait, “O an, rolümüzün bizim güçlerimiz ve onlar (Hamas) ortasında insan duvarı olmak olduğunu açıkça anladım.” dedi.

“İkizlerin çığlıklarını asla unutmayacağım”

İkiz kardeşlerin mevt anını ise gözyaşları içinde anlatan Dagan, “Bu çocukların çığlıklarını, nasıl yardım için bağırdıklarını asla unutmayacağım.” dedi.

İsrail askerlerinin ağır silahlarla meskene saldırmaya başlaması sonucu eşi ve kendisinin evvel sessiz kaldığını, sonra komşularının öldüğünü fark ettiklerini belirten Dagan, “Bir anda İsmi (eşim) bana, ‘Hadas, Ze’ev artık bizimle değil.’ dedi. Ben de omuzumun üzerinden etrafıma baktım ve ‘Pessi de artık bizimle değil’ dedim.” tabirlerini kullandı.

Dagan, eşini kaybettiği anları ise şu sözlerle anlattı:

Sonra müthiş bir patlama duydum. Bacaklarımı kımıldatamıyordum. Adi’ye artık sarılamıyordum. O an ona onu ne kadar sevdiğimi söyledim. Artık biliyordum ki dışarıda bir tank vardı. Sonra ikinci patlama sesi geldi. Yaralandığımı hissettim. Üzerime kanın aktığını gördüm. Başımı çevirdim ve İsmi’nin atardamarında bir delik gördüm. Fışkıran kanı durdurmak için atar damara başparmağımı bastım. Öteki ne yapabilirdim ki? Daha sonra bir an onun artık kımıldamadığını fark ettim. Sonra aslında kan havuzunun içinde olduğumu ve parmağımı bastırmanın bir manası olmadığını anladım.

İsrailli güvenlik güçleri, konutta siviller olduğunu biliyordu

İsrail güvenlik güçlerinin kendisini ve Hamaslıyı sorguladığını aktaran Porat, 3 saat süren sorgusu sırasında İsrailli yetkililere konutta kaç sivilin bulunduğu, sivillerin meskenin neresinde tutulduğu ve mesken hakkında hatırladığı teknik ayrıntıları verdiğini kaydetmişti.

Porat, sorgu esnasında çatışmanın devam ettiğini belirterek, İsrail ordusu ve Hamas ortasında süren yaklaşık 4 saatlik çapraz ateşin akabinde lokal saatle 19.30 sularında konutun önüne tank geldiğini söylemişti.

“Tanktan atılan iki ateş olduğunu biliyorum.” diyen Porat, kelam konusu çatışmadan hayatta kalan öteki kişi ve rehin tutuldukları meskenin sahibi Hadas Dagan’ın da kendisine söylediklerinden tıpkı sonucu çıkardığını paylaşmıştı.

İsrailli savaş pilotunun “Kitlesel Hannibal” ifşaatı

İsrailli savaş pilotu Yarbay Erez, 7 Ekim’de Hamas’ın atağında, İsrailli sivillerin esir olarak Gazze’ye götürülmelerini önlemek için ordunun, esirleri de öldürmeyi öngören “Hannibal Protokolü”nü bir noktada uyguladığının anlaşıldığını söylemişti.

Konuya ait Haaretz gazetesine konuşan Erez,

Hannibal Protokolü’nün bir noktada uygulandığı anlaşılıyor zira bir rehine durumu tespit ettiğinizde bu Hannibal’dır lakin son 20 yıldır tatbikatlarını yaptığımız Hannibal, içinde rehinelerin bulunduğu tek bir araçla ilgiliydi. Burada gördüğümüz şey ise kitlesel bir Hannibal’dı. Çitlerde birçok açıklık vardı, hem rehineli hem de rehinesiz olarak birçok farklı araçta binlerce insan vardı.

demişti.

Haaretz’in helikopterler haberi

Haaretz gazetesi 19 Kasım’da, İsrailli güvenlik yetkililerinin, Hamas’ın Gazze’den 7 Ekim’de düzenlediği taarruza ait yaptığı güvenlik değerlendirmesiyle ilgili bilgi vermişti.

Hamaslıların sorgu kayıtlarına ve polisin olayla ilgili soruşturmasına dayanan üst seviye İsrailli güvenlik yetkililerinin değerlendirmesinde, Gazze Şeridi yakınlarında düzenlenen müzik şenliği hakkında Hamas’ın evvelce bilgi sahibi olmadığı belirtilmişti.

Haberde, polis soruşturmasında, şenliğe katılanların birçoklarının birinci silah sesi duyulmadan yarım saat evvel partinin durdurulmasına karar verildiği için kaçmayı başardığının yer aldığı aktarılmıştı.

Soruşturmanın tıpkı vakitte bir İsrail savaş helikopterinin Hamaslılara ateş açarken sivilleri de vurduğunu ortaya çıkardığı tez edilen haberde, şu sözlere yer verilmişti:

Bir polis kaynağına nazaran, soruşturma tıpkı vakitte olay yerine gelen ve görünüşte oradaki teröristlere ateş açan İsrail ordusuna ilişkin savaş helikopterinin de kimi şenlik iştirakçilerini vurduğunu gösteriyor. Polise nazaran şenlikte 364 kişi öldürüldü.

Yedioth Ahronoth haberi

İsrail’in Yedioth Ahronoth gazetesi de Hamas’ın Gazze’den 7 Ekim’de düzenlediği hücuma İsrail Hava Kuvvetlerine ilişkin helikopterlerin müdahale ettiği anlara ait haber yayımlamıştı.

İsrail ordusunun müdahale sırasında yaşadığı duruma ait haberde şu argümana yer verilmişti:

Hamas teröristleri kalabalığın ortasına yavaşça karışmaları ve ne olursa olsun kıpırdamamaları istikametinde talimat aldı. Böylece hava kuvvetlerini aşağıdakilerin İsrailli olduğuna inandırmaya çalıştılar. Bu aldatmaca, Apache helikopterleri tüm kısıtlamalardan kurtulmak zorunda kalana kadar bir müddet işe yaradı. Pilotlar kimin terörist kimin İsrailli olduğunu ayırmanın güç olduğunu anlayınca saat 09.00 sıralarında kimileri üstlerinden müsaade almadan bağımsız olarak teröristlere karşı top mermisi kullanmaya karar verdi.

İsrail polisi, ulusal basını sorumsuzlukla suçluyor

İsrail polis teşkilatı dün, Hamas’ın 7 Ekim’de Gazze’den düzenlediği sırasında İsrail savaş helikopterlerinin kümeye müdahale ederken İsrailli sivillerin de ölmüş olabileceğine dair haberler yapan ulusal basın organlarını uyarmıştı.

Polis açıklamasında, “Özellikle bu devirde, medyayı haberlerinde sorumluluk göstermeye ve haberlerini sırf resmi kaynaklara dayandırmaya çağırıyoruz.” tabirine yer verilmişti.

İsrail, Gazze haberlerine sansür getirmişti

İsrail ordusunun Askeri İstihbarat Müdürlüğüne bağlı Askeri Sansür Ünitesi, 26 Ekim’de basına gönderdiği mektupta, Gazze’ye ait haberlere çeşitli yasaklar getirerek, savaşın seyri ve ordunun faaliyetleriyle ilgili tüm haber ve görsellerin yayınlanmadan evvel kendi “sansür birimine” gönderilmesini istemişti.

İsrail’in Kanal 12 televizyonu tarafından 11 Kasım’da yayınlanan imajlarda, Gazze Şeridi’nin kuzeyinde yer alan Askalan kentindeki Barzilai Hastanesi’nden yayın yaptığı sırada İsrailli bir muhabir, 7 Ekim’den sonra açıklanan sansür nedeniyle buraya getirilen askerlerin durumu hakkında bilgi veremeyeceğini lisana getirmişti.

İsrailli muhabir,

Barzilai Hastanesi önünden size aktardığımız tüm bilgilerin İsrail ordusunun sansürüne uğradığını söylemeliyiz. Buraya yaralı askerlerin geldiğini söyleyebiliriz lakin müsaade verilene kadar onlar hakkında konuşmaya müsaademiz yok.

ifadelerini kullanmıştı.