Dünya Lipödem Derneği kurucu üyesi de olan Borman, “fil hastalığı” olarak bilinen, ilerlediğinde hastaların ömrünü kabusa çevirebilen “lenfödem” ile “yağ birikmesine bağlı ağrılı cilt büyümesi” olarak isimlendirilen “lipödem” hastalıklarına ait bilgileri paylaştı.
Lenfödemde toplumsal farkındalığın az olduğunu vurgulayan Borman, “Halk ortasında ‘fil hastalığı’ olarak bilinen bu hastalık, lenf damarlarındaki yetmezlik sonucu bedenin kol, bacak, yüz, gövde yahut genital organ üzere farklı bölgelerinde oluşan önemli şişliklerle kendini gösteriyor. Erken teşhis ve tedavisi çok değerli, aksi halde hayatı tehdit eden enfeksiyonlar ortaya çıkabilir, hastalar ayakkabı giyemez, yürüyemez, kollarını kullanamaz hale gelebilir.” diye konuştu.
Borman, ömür uzunluğu uygulanacak prosedürlerle lenfödemin tedavi edilip tekrar ortaya çıkmasının engellendiğini ancak hastalığın tek seferlik “kür” biçimindeki bir tedavisinin bulunmadığını söyledi.
Lenfödemin erken periyotta, kolda yük hissi, giyilen kıyafetlerin, ayakkabıların, takıların sıkması üzere belirtilerle seyrettiğine işaret eden Borman, bu tip belirtileri yaşayanların kesinlikle fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanına başvurması gerektiğini aktardı.
“AĞRILI YAĞ HASTALIĞI” OLARAK BİLİNİYOR
Lipödemin ise lenfödem hastalığıyla çok karıştırıldığını lisana getiren Borman, “Lipödem, ağrılı yağ hastalığı olarak biliniyor, bayanlarda görülüyor. Daha çok bacakları tutan, kollarda da ortaya çıkabilen orantısız yağ birikimine yol açıyor. Hastalığın kesin nedeni bilinmiyor lakin yüzde 60 oranında genetik geçiş kelam konusu.” bilgisini paylaştı.
Bu hastalıkta da erken teşhis ve tedavinin ehemmiyetine vurgu yapan Borman, “Lipödem, kilo alımıyla ilerleyen bir hastalık. Hastaların maalesef yüzde 50, yüzde 60’ı hatta daha fazlasında obezite var. Erken teşhis, hastalığın ilerlememesi için sağlıklı ömür usulünün benimsenmesi çok değerli.” tabirini kullandı.
“KADINLARIN YÜZDE 10’UNDA ORTAYA ÇIKABİLİYOR”
Lenfödemin göğüs kanseri, yumurtalık, rahim ağzı kanseri tedavilerinden sonra yüzde 50 oranında görülebildiğini, lipödemin de bayanların yüzde 10’unda ortaya çıkabildiğini anlatan Borman, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Lipödem ve lenfödem hastalığında maalesef toplumsal medyada delile dayalı olmayan birçok tedavi formülünün önerildiğini görüyoruz. Sülük tedavisi yahut iğnelerle mezoterapi yaptırıp, önemli yaralar, enfeksiyonlarla bizlere başvuran çok sayıda lenfödem hastamız var. Bu tip usullerin hastalığın tedavisinde hiçbir yeri yok tersine önemli yara ve enfeksiyona yol açabiliyor.
Halk ortasında hastalarımıza birtakım ilaçlar da öneriliyor. Bu tip ilaçlar tedavi etmediği üzere bilhassa kanser hastaları açısından komplikasyona yol açabiliyor. Lenfödemin ilaç tedavisi yok, yalnızca oluşturduğu yara üzere komplikasyonların tedavisi için uzmanların reçete edebileceği ilaçlar kelam konusu. Lütfen doktorlara müracaattan, kulaktan dolma bilgilerle ilaç kullanmayın, hastalığı kötüleştirme riski olan farklı sistemleri denemeyin.”
Borman, lipödem ve lenfödem hastalıklarında öncelikle şişen uzuvları küçültmeye yönelik tedavilerin uygulandığını, akabinde da bası giysilerinin devreye alındığını vurgulayarak, bireylerin sağlıklı beslenme, tertipli idman, bası giysileri ve bandajların kullanımı ve sistemli tabip denetimleriyle tüm sağlıklı bireyler üzere ömürlerini sürdürebileceğinin altını çizdi.
“TATİLE GİTTİĞİMİZDE DENİZE, HAVUZA GİRMİYORDUM”
Lipödem hastası 45 yaşındaki Gülseren Işın da bir meslek lisesinde çocuk gelişimi öğretmeni olduğunu anlattı.
Hastalık nedeniyle bacaklarında, kalça bölgesinde olağandışı genişliklerin oluştuğunu belirten Işın, hislerini şu sözlerle lisana getirdi:
“Çocukluğumdan, ergenlik dönemimden itibaren bacaklarımdan daima utandım, şu an 45 yaşındayım ve bu seneye kadar da utanıyordum. Psikolojim bozuldu, daima bacaklarımı kapatan elbiseler, etekler giyiyordum, tatile gittiğimizde denize, havuza girmiyordum. Bu vakte kadar gitmediğim hekim, başvurmadığım tedavi usulü kalmadı. Sülük tedavisi de yaptırdım, değişik makinelere, aygıtlara girdim ancak hiçbirinden yarar görmedim. Bir tavsiye üzerine Pınar hocama rastladım ve 2 yıldan bu yana uygulanan gerçek tedavilerle hastalığımda birinci defa gerileme oldu, şiddetli ağrılarım azaldı. Şu an çok yeterliyim, artık vücudumla daha barışığım, memnunum.”
“SANDALETLERLE GEZİYORDUM”
Fil hastalığıyla uğraş eden 64 yaşındaki Levent Küçükerol ise ayağında oluşan şişlik için çeşitli tabiplere başvurduğunu hatta damarlarıyla ilgili çok güçlü bir ameliyat geçirdiğini, 5 yıl boyunca varis çorapları giydiğini lakin hiçbir sonuç alamadığını söyledi.
Bir uçak seyahati sonrası ayağındaki şişmenin giderek arttığını ve ayakkabı giyemez hale geldiğini aktaran Küçükerol, “Asla ayakkabı giyemiyordum, sandaletlerle geziyordum. Burada uygulanan tedaviler, özel çoraplar giyerek ayakkabı giyebilmeye başladım. Ayakkabı numaram 2 numara büyüdü ancak şükür artık daha fazla şişmiyor. Şayet bu hastalık tedavi edilmezse ilerleyerek fil bacak hastalığına dönüşüyor. Şu an çok düzgünüm, hayatımı olağan bir halde devam ettiriyorum, sporumu yapıp, beslenmeme dikkat ediyorum.” diye konuştu.
