Şikayetçileri ortasında birtakım sportmen ve iş insanlarının da bulunduğu, ‘yüksek kârlı fon vaadiyle’ dolandırıcılık davasının birinci duruşması geçtiğimiz günlerde görüldü.
İlk duruşmada yaşananlar, davanın iddianamesi ve mevzuyla ilgili şahısların açıklamalarıyla, dolandırıcılık argümanına ait ayrıntılar kamuoyunun gündemine taşındı.
Teknik yönetici Fatih Terim’in avukatları Zafer Ertek ve Tufan Karataş, yazılı bir basın açıklaması yaparak davanın akabinde başlayan tartışmalar ve söylentiler üzerine değerlendirmede bulundu.
‘FATİH TERİM FONU’ DİYE BİR DOKÜMAN YOK
Açıklamada şu tabirler yer aldı:
Son günlerde müvekkil ve ailesi ile ilgili yazılı/görsel basın ile toplumsal medya da çıkan haber, yorumlara ait kamuoyunu aydınlatma ve açıklama yapma zarureti hasıl olmuştur.
1) Öncelikle belirtmek gerekir ki ; Basında ismi geçen Şube müdürünün oluşturduğu argüman edilen fondan “Fatih Terim Fonu” diye kelam edilmekte ise de hususla ilgili Kamu otoriteleri olan BDDK ve SPK incelemelerinde ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen ve İstanbul 41.Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianame de “Fatih Terim Fonu” diye bir tespit , doküman bulunmamaktadır.
Müvekkilimizle ilgisi olmadığı yasal ve idari kurumlarca tespit edilen ve dava belgesinde hiç bahsi geçmeyen “Fatih Terim Fonu” sözünün basın tarafından ısrarla kullanılması, müvekkilimizi rencide etmekte ve şahsi prestijine leke sürmektedir.
Bu dayanıksız ve akın niteliğindeki sözün kullanılmaya devam etmesinin türel sonuçlar doğuracağı izahtan varestedir.
KARA PARA İMASI ÇİRKİN
2) Müvekkilin Banka hesaplarında bulunan ya da bulunmayan paraların kaynağı , kamu kontrolüne açık kurum (TFF) ve Spor kulüplerinden (Galatasaray) almış olduğu ve son kuruşuna kadar vergisi ödenmiş sözün tam manasıyla alınteriyle kazanmış olduğu paralardır. Bununla ilgili olarak karapara imasında bulunmak son derece nahoş ve tıpkı vakitte cürüm teşkil eden tabirlerdir.
3)Müvekkil ve ailesi ile sanık ortasında sıradışı özel bir yakınlık olduğu istikametinde ki tezler ise külliyen temelsiz olup bu tıp magazinsel yaklaşımlar müvekkili ve ailesini son derece rencide etmektedir.
Müvekkilin kişiliğinden ve mesleğinden kaynaklanan geniş bir toplumsal etrafı bulunmakta olup bunlarla yemek yemesinde , konutlarına konuk olmasında ,düğünlerine davet edilmesinde bir arka niyet aranması , imalar da bulunulması basın ve söz özgürlüğün hudutlarını aşmaktadır.
DAVA AÇACAĞIZ
4)İzah edilen nedenlerle ve bilhassa;
• “Fatih Terim Fonu” tabiri içeren yazılı/görsel basın ile toplumsal medya da bulunan tüm içeriklerin derhal kaldırılmasını bunun kullanılmaya devam edilmesi halinde ise hukuksal ve cezai yollara başvurulacağını,
• Bankacılık Kanunun 159. Unsurunda düzenlenen “Bankaya ve Müşterilere ilişkin sırların 3. Bireylerce açıklanmaması hükmü” ile Türk Ceza Kanunu 136. Unsurunda düzenlenen ” Ferdî dataları, hukuka karşıt olarak bir diğerine vermeme , yaymama” kararına titizlikle uyulmasını, varsa bu tıp içeriklerin kaldırılmasını,
• Bu açıklama öncesi ile sonrasında müvekkille ilgili mesnetsiz ve iddianame dışı haber, yorum ve görsel sahipleri hakkında hukuksal ve cezai sürecin sonuna kadar kullanılacağını,
• Müvekkilin ve ailesinin özel hayatlarına ve kişilik haklarına akın teşkil eden haber ve yorumlara prestij edilmemesini bilhassa belirtiriz.”
ERZAN’IN 226 YILA KADAR MAHPUSU İSTENİYOR
Sanık Erzan’ın “özel evrakta sahtecilik” ve “tacir yahut şirket yöneticisi olan ya da şirket ismine hareket eden şahısların ticari faaliyetleri sırasında, kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında nitelikli dolandırıcılık” hatalarından 69 yıldan 226 yıla kadar mahpusu istenen iddianamede, sanıklar Ali Yörük, Kerem Can, Hüseyin Eligül, Nazlı Can, Atilla Yörük ve Asiye Öztürk’ün ise birebir cürümlerden 3 yıl ile 65 yıl ortasında değişen oranlarda mahpusla cezalandırılmaları talep ediliyor.
İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesinin iddianameyi kabul etmesi üzerine 4’ü tutuklu 7 sanık 20 Kasım’da hakim karşısına çıkmıştı. Mahkeme heyeti, tutuklu 2 sanığın tahliyesine karar vererek, duruşmayı 12 Ocak 2024’e ertelemişti.
