Kayıp Çocuklar ve Adli Tıp: Prof. Dr. Halis Dokgöz’den Değerlendirmeler
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halis Dokgöz, Narin Güran cinayeti üzerinden kayıp çocuklarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Dokgöz, kayıp çocuk vakalarında genellikle çocuğun tanıdığı, bildiği, güvendiği kişilerin sorumlu olduğunu belirterek, soruşturmanın aileden başlayarak genişletilmesi gerektiğini vurguladı.
Adli Tıp ve Adli Bilimlerin Rolü
Prof. Dr. Halis Dokgöz, adli tıp ve adli bilimlerin topluma nasıl hizmet ettiğini anlatarak, cinayetlerin ve intiharların aydınlatılmasında bilimsel verilerin önemine dikkat çekti. Adli tıp uzmanlarının izleri takip ederek olayları çözmeye çalıştığını belirten Prof. Dr. Dokgöz, bu sürecin edebiyata, sanata, sinemaya kadar yansımalarının olduğunu ve bu konuları ele alan “Kusursuz Cinayet” kitabını yazdığını ifade etti.
Her Temas İz Bırakır
Prof. Dr. Dokgöz, her temasın iz bıraktığını ve kusursuz cinayetin olmadığını vurgulayarak, adli tıp uzmanlarının bu izleri takip ederek cinayetleri aydınlatması gerektiğini söyledi. Cinayetin kendisinin en büyük kusur olduğunu belirten Prof. Dr. Dokgöz, izlerin bulunup olayın çözülmesi gerektiğini ifade etti. Küçük olasılıkların dahi dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Dokgöz, adli olayların tüm olasılıkları değerlendirilerek sürecin yönetilmesi gerektiğini belirtti.
Diğer yandan, Prof. Dr. Dokgöz, Diyarbakır’daki Narin Güran cinayetine de değinerek, olayın ortaya çıkışında yapılan hatalara dikkat çekti. Kayıp çocuk vakalarında ailenin, çocuğun yakın çevresinin ve sosyal çevrenin incelenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Dokgöz, adli tıp muayenesinin önemine vurgu yaptı. Ayrıca, Adli Tıp Kurumu’nun raporunun cinayetin detaylarını ortaya koyduğunu ve hukuk sisteminin devreye girmesi gerektiğini ifade etti.