Temajet © 2021. Tüm hakları saklıdır.

Sokak Haber

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Güncel
  4. »
  5. Boğaziçi Avlusunda İftar Vakti: Nehir Romanın Akışı Başlıyor!

Boğaziçi Avlusunda İftar Vakti: Nehir Romanın Akışı Başlıyor!

Haber Merkezi Haber Merkezi - - 5 dk okuma süresi
0

Boğaziçi Üniversitesi’nin bahçesinde gerçekleşen iftar yemeği, sosyal medyada paylaşılan görüntüleriyle gündem oldu. Binlerce öğrenci, serilen sofralarda bir araya gelerek bu özel anı yaşadı. Bahçede düzenlenen bu etkinlik, birçok hatırayı beraberinde getirdi ve geçmişe yönelik düşüncelere dalmamı sağladı.

Geçmişten Günümüze: İftar Sofrası Geleneği

Bir dönem Umre’yi gerçekleştirdiğimde, Medine’deki Mescid-i Nebevi’nin avlusunda açılan iftar sahnelerini hatırladım. O günlerde, insanlar bu yer sofrasını hızla kaldırarak teravih namazına geçiş yapıyorlardı. Toplumsal olaylara sosyolog gözüyle bakıldığında, böyle detaylar insanı derin düşüncelere sevk ediyor.

Kimler Boğaziçi İftarında Yer Aldı?

Boğaziçi Üniversitesi bahçesindeki iftara katılan kişilerin kimler olduğunu merak ettim. Acaba bu sofralara oturanların ne kadarı öğrenci, ne kadarı dışarıdan davetliydi? Bu sorular, tek bir fotoğraftan yola çıkarak zihnimde şekillendi. Türkiye’de Ramazan, Cuma ve Bayram namazı Müslümanlığı ile anılan bir dönemdir. Hürriyet’teki genel yayın yönetmenliğim döneminde, Ramazan ayında öğle yemeği talebinin yüzde 60 oranında düştüğünü öğrenmiş ve bu duruma şaşırmıştım. İnsanların oruç tutma alışkanlığı, sosyal hayatın birçok yönünü etkiliyor.

Boğaziçi’nde Bir Belgesel Hayali

O iftar sofrasını seyrederken, aklımda bir belgesel fikri belirdi. 56 yıl öncesine uzanan bir zaman yolculuğuna çıkmayı hayal ettim. O günlerin ruhunu, günümüzdeki iftar yemeği ile birleştirerek bir hikaye oluşturmak mümkün müydü? Aklımda 1969 yılına geri dönmek var. O yıl Londra’nın Moorgate bölgesindeki bir ofiste, Amerika’nın ilk bağımsız denetim şirketi olan Arthur Andersen yeni bir sayfa açıyordu.

1969 Londra: Yeni Bir Başlangıç

1969 yılı, Londra’daki finansal şirketlerin toplandığı Moorgate bölgesinde büyük bir değişimin başlangıcıydı. Bu yıl, Türkiye’den gelen bir gencin ilk kez bir ofiste çalışmaya başlamasıyla tarihe geçecek bir yolculuk başlıyordu. Mehmet Önkal, Robert Kolej mezunu olarak, Arthur Andersen’in yeni açılan Londra bürosunda işe başladı. Onun bu yolculuğu, Türkiye’nin uluslararası arenada yer alma çabalarının bir parçasıydı.

Türkiye’de İlk Yatırım Bankası

1950 yılında Türkiye, özel sermayeli ilk kalkınma ve yatırım bankası olan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’na ev sahipliği yapıyordu. Bu banka, Türkiye’nin yabancı kredi kaynaklarına erişiminde önemli bir rol üstlenmişti. Ancak, 1960’ların ikinci yarısında, yerli malları ideolojisinin sonuna gelindiği aşikardı. Bu durum, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nın yabancı kredi taleplerini artırmasına neden oldu.

Bağımsız Denetim İhtiyacı

Yabancı yatırımcıların, paralarının güvenli bir şekilde kullanıldığından emin olma isteği, bağımsız denetim fikrini doğurdu. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası da bu ihtiyaç doğrultusunda Arthur Andersen ile ilk adımı attı. 1970’lerin başında, Türkiye’den gelen talep, Londra’daki ofisin Türk kadrosunu genişletti. Cevdet Suner ve Reha Uz gibi isimler, bu yeni dönemde yer aldılar.

1970’lerde Türk Eğitimi ve Ekonomisinin Yükselişi

Bu dönemde, Arthur Andersen’in Londra ofisinde çalışan Türkler, Türkiye’nin dışa açılışında ve serbest piyasa ekonomisine geçişinde önemli rol oynadılar. 1974 yılına gelindiğinde, bu ekip 20 kişiye ulaştı ve Türk ekonomisinin dönüşümünde büyük katkılar sağladı. Bu kişilerin çoğu, Boğaziçi Üniversitesi mezunuydu.

Boğaziçi Üniversitesi: Kriz Dönemi

Ancak günümüzde Boğaziçi Üniversitesi, eğitim kalitesindeki düşüş ve öğretim kadrosundaki tasfiyelerle zor günler yaşıyor. 2002 yılında iflas eden Arthur Andersen’in ardından, Türkiye’deki üniversiteler arasındaki rekabet de arttı. Boğaziçi, artık eski prestijini kaybetmekte.

İftar Fotoğrafının Derin Anlamı

Boğaziçi Üniversitesi bahçesindeki iftar yemeği, sadece bir paylaşım değil, aynı zamanda eğitimdeki yapısal değişimlerin de bir yansıması. Ramazan ayı, tevekkül ve umut ayıdır. Bu iftar yemeği, geçmişteki başarıları hatırlatırken, gelecekteki umutları da yeşertiyor. Umarım bu sofrada bulunan öğrenciler, üniversitelerinin yeniden eski gücüne kavuşması için dua ederler.

İlgili Yazılar