Temajet © 2021. Tüm hakları saklıdır.

Sokak Haber

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Güncel
  4. »
  5. Beşiktaş Adliyesi’ni Akıllarda Tutan Hâkim ve Savcılar!

Beşiktaş Adliyesi’ni Akıllarda Tutan Hâkim ve Savcılar!

Haber Merkezi Haber Merkezi - - 5 dk okuma süresi
0

12 Eylül sabahının tedirginliğini hissettiğim bir gün, aklımı geçmişte yaşadığım bir mahkeme salonuna götürdü. 2009 yılında, Anayasa Mahkemesi’ne ilk kez ayak bastığım o anı bir kez daha hatırladım. O gün, dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı olan Haşim Kılıç’ın misafiri olduğum için bu deneyim benim için oldukça özel olmuştu. Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin, 12 Eylül darbesinin ardından bir sendikanın el konulan binasında görev yapmasını asla içime sindiremiyordum.

Mahkeme, Gerçekten Mahkeme Mi?

Yeni bir binaya taşınan Anayasa Mahkemesi’ni görmek için sabırsızlanıyordum. Haşim Kılıç, başkan yardımcılığı döneminden beri takip ettiğim bir figürdü ve bana her zaman çağdaş ve vicdan sahibi bir insan izlenimini vermişti. Yemek esnasında, dünyada anayasalarla ilgili yeni eğilimler hakkında bilgi verdi. Ancak, o gün aklımda kalan en önemli şey, Kurumun adının “Anayasa Mahkemesi” değil, daha doğru bir şekilde “Anayasa Konseyi” olabileceği yönündeki düşüncesiydi. Onun sözleri, bu kuruma olan bakış açımı değiştirdi.

Duvardaki Yazının Derin Anlamı

O gün beni en çok etkileyen yer, Yüce Divan adı verilen salondan başkası değildi. Salona girdiğimde, en üstte hâkimlerin oturduğu koltukları gördüm. Ancak, en çok dikkatimi çeken şey, o salondaki duvarda yazılı olan cümle oldu. “Adalet mülkün temelidir” ifadesi, birçok mahkemede yer alıyorken, burada “Haklar ve özgürlükler, insanlığın onuru ve erdemidir” yazıyordu. Bu yazının hala duvarda durup durmadığını bilmiyorum ama önceki sabah itibarıyla o yazıda belirtilen değerlerin toplum olarak kaybettiğimizi söylemek mümkündü.

Adalet Arayışında Bir Yolculuk

Bu salon, vatandaşların hak ve özgürlüklerini arayacakları bir yerdi. Ancak, bugünün yargı sisteminin geldiği noktada, bu tür düşüncelerin kalmadığını görmek hayal kırıklığı yarattı. Yargının ne kadar siyasallaştığına ve iktidarın etkisi altına girdiğine dair gözlemlerim beni derin bir üzüntüye sürükledi.

Oturma Düzeni ve Adaletin Anlamı

Haşim Kılıç’ın dikkatimi çeken bir diğer sözünü hatırlıyorum: “Bu oturma düzeninin normal mahkemelerden önemli bir farkı var.” Normal mahkemelerde savcılar hâkimlerin yanında otururken, burada savcılar bir kademe aşağıda, savunmanın tam karşısında yer alıyordu. Kılıç, bunun nedenini “İddia ile savunma eşittir” diyerek açıkladı. Bu basit ama çarpıcı tespit, adaletin gerçek anlamını yansıtan bir gerçekti.

Duvardaki Yazıların Anlamı Kalmadı

Fakat günümüzde, yargının bu kadar siyasallaşması, duvarlardaki yazıların ne anlama geldiğini sorgulamama neden oldu. Yargının bu denli etkilenmiş olduğu bir dönemde, savcıların nerede oturduğunun, hâkimlerin hangi konumda olduğunun önemi kalmamıştı. Bu düşüncelerle o salondan uzaklaşmaya karar verdim.

İstanbul’daki Anılar ve Medyanın Rolü

Geçmişte yaşananların izlerini İstanbul’daki bir başka binada da hissettim. Medyanın, FETÖ döneminde uyguladığı yöntemlerin yeniden hayata geçtiğini görmek, beni derinden endişelendirdi. Daha ifadeleri alınmamış insanlarla ilgili suçlamaların tek taraflı olarak medyada yer alması, bir devlet propagandası haline dönüşmüştü. Bu tür uygulamalar, geçmişte yaşanan haksızlıkların bir yansımasıydı.

Geçmişten Ders Almalıyız

Bir zamanlar yaşanan adaletsizliklerin bugün de tekrarlanmaması için ders almalıydık. Geçmişte birçok meslektaşım, adaletin nasıl ihlal edildiğini görmekten utandı. Bu tür uygulamaların, toplumda yarattığı tahribatı hiçbirimiz unutmamalıyız. 15 Temmuz’a giden yolda yaşananların sonuçlarına tanıklık ettik. Bu nedenle, bugün aynı hataların tekrarlanmaması için dikkatli olmalıyız.

Adalet ve Siyaset: Geçmişteki Deneyimler

Bugün, 75 yıl önce yaşanan adil bir yarışın hatırlanması gerektiğini düşünüyorum. O dönemde, “Milli Şef” diye eleştirilen İsmet İnönü, ülkeyi çok partili hayata geçirmekte adil bir yarış sağladı. Aynı şekilde, geçmişte yaşanan adaletsizliklerin tekrar yaşanmaması gerektiğini unutmamalıyız. Siyaset arenaında sergilenen mertliklerden ders alarak, adaletin sağlanması için çaba göstermeliyiz.

İlgili Yazılar