Olay, 3 Mayıs 2022 akşamı, Bağlar ilçesi kırsal Buyuransu Mahallesi çıkışında meydana geldi. Akrabalarından bayram ziyaretinden dönen 5 kişilik ailenin içinde olduğu 34 DUG 48 plakalı arabaya ateş açıldı. Çapraz ateşe tutulan arabadaki Garibe-Abdurrahman Dağ ile çocukları Nayime, Yetenekli (6) ve Songül Dağ (14) ağır yaralandı. Ambulanslarla hastanelere kaldırılan yaralılardan Garibe Dağ ile kızı Nayime kurtarılamadı. Garibe ve Nayime Dağ’ın cenazeleri, isimli tıp kurumundaki otopsilerinin akabinde yakınları tarafından alınıp Yeniköy Mezarlığı’nda toprağa verildi. Olaydan meyyit üzere yapıp kurtulduğunu belirten Abdurrahman Dağ ile Songül Dağ, Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde, Uzman Dağ ise Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki tedavilerinin akabinde taburcu edildi. Olayla ilgili çalışmalarda gözaltına alınan şüphelilerden Abdullatif Fırat (31), Kadri Fırat (55), Emrah Hubel (31) ve Sedat Botan (44) tutuklandı. Mehmet Emin Hubel’in (46) ise tutuksuz yargılanmasına karar verildi.
3. DURUŞMA GÖRÜLDÜ
Olaya dair, 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 3’üncü duruşmaya tutuklu sanıklar Abdullatif Fırat, Kadri Fırat ve Emrah Hubel ile tutuksuz yargılanan sanık Mehmet Emin Hubel ile olaydan yaralı kurtulan Abdurahman Dağ ile kızı Songül Dağ ve şahitler katıldı. Tutuklu sanık Sedat Botan ise bulunduğu cezaevinden Ses ve İmaj Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
Tutuklu sanıklar Abdullatif Fırat, Kadri Fırat, Emrah Hubel ve Sedat Botan’a ‘Tasarlayarak öldürme’, ‘Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma yahut taşıma yahut bulundurma’, ‘Tasarlayarak öldürmeye teşebbüs’, ‘Çocuğu taammüden öldürmek’ ve ‘Mala ziyan verme’ hatalarından, tutuksuz sanık Mehmet Emin Hubel için ise ‘Tasarlayarak öldürmeye yardım etme’, ‘Tasarlayarak öldürmeye teşebbüse yardım etme’, ‘Çocuğu taammüden öldürmeye yardım etme’ cürümlerinden ceza talep ediliyor.
‘SİLAH SESİ GELİYOR’
Mahkemede tabir veren şahitlerinden Ş.F., “Abdurrahman Dağ bacanağım olur. Kayınbabamın konutundaydık. Abdurrahman köyden benden 2-3 dakika evvel çıkmıştı. Akabinde biz de çıktık. Üst çıktığımızda Abdurrahman’ın aracının sürücü kapısı açıktı. Silahla ateş etme olayı bitmişti. Biz köyün içindeyken oğlum ‘Silah sesi geliyor’ demişti. O köyde de yanılmıyorsam korucu var. Yolda tümsekler de olması nedeniyle sesin bundan kaynaklandığını düşündüm. Aracı gördüğümde Abdurrahman’ın aracı durmuş vaziyette sürücü kapısı açıktı. Oğluma aracı yaklaştırmasını söyledim. Oğlum aracı yaklaştırdı ve camı indirdiğinde aracın tarandığını gördük ve yaralıları alarak araca bindirdik. Abdurrahman Dağ, bana ‘Beni hastaneye yetiştir, Kafo ailesi beni ve çocuklarımı öldürdü’ dedi. Lakin isim vermedi” dedi.
‘BİR DAHA GELİRSE BAŞINI KOPARACAĞIM’
Tanıklardan Y.D., tutuklu Sedat Botan’ın mezarlıkta Abdurahman Dağ’ı tehdit ettiğini belirterek, “Olaydan 1 hafta öncesinde Kadri Fırat, çocukları ve kardeşleri amcamı tehdit ederek, namuslarına laf geldiğini söylüyorlardı. Bayramın birinci günü İsmet’in konutuna bayramlaşmaya gittim. O sırada amcam Abdurrahman Dağ ve ailesi de geldiler. Sedat Botan da mezarlıktaydı. Amcam biraz ileride yürüyorlardı. Sedat Botan, amcama başını salladı lakin ne konuştuklarını duymadım. Sedat Botan sonlu bir biçimde başını amcam Abdurrahman’a salladı. Sedat Botan yanıma gelerek, ‘Amcanı tehdit ettim, son gelişi, bundan sonra gelmeyecek, defterini dürdüm’ dedi, ben de ‘Niye, amcam ne yaptı?’ diye sordum. O da ‘Ben diyeceğimi dedim, amcan bir daha gelirse başını koparacağım’ dedi. Saat 21.00 sıralarında annem, kuzenim Ferhat’ın telefonundan ısrarla aradı. Açtığımda annem, ‘Amcanı taramışlar, koş’ dedi. Ben meskene gittiğim sırada Emin Hubel’in aracının köye girdiğini gördüm. Araç yanımdan geçerken araçta Cemal’in olduğunu da gördüm. Komşu olmamız nedeniyle hayvanımız dahi ölse, gelirlerdi. Lakin yanımda durmadılar. Bizim olduğumuz tarafta hiç durmadan basıp kendi konutlarına gerçek gittiler. Ben yolun ortasına geçtim, aracı durdurmaları için el yaptım lakin durmadan geçtiler” diye konuştu. Mahkeme, ortanın akabinde 4 sanığın tutukluluklarının devamına karar verdi. Ayrıyeten jandarmadan da olayın yaşandığı 2 köy ortasındaki yolda gece saatlerinde araçla ne kadar süratli seyredilebileceğinin görüntülü tespitinin yapılmasını isteyerek, duruşmayı 18 Mart 2024’e erteledi.
‘DEVLETİN MUHAFAZASIYLA MAHKEMEYE GELİYORUM’
Olayın planlı biçimde gerçekleştirildiğini söyleyen Abdurrahman Dağ, “Adamlar hem çocuklarımı katlettiler, hem de bizi sürgün ettiler. Bu türlü bir vahşeti yaşatanlar, aşiret olan bir ailedir, ben daima tehdit ediliyorum. Devletin muhafazasıyla mahkemeye geliyorum. Ben ağır ceza almalarını diliyorum. Zira bunlar bir katliam yaptı. Bu olağan bir cinayet değil. Ben bunları görmüşüm. Kendi gözümle net gördüm. Bu adamlar benim otomobilime sıktılar ve bana bu katliamı yaşattılar. Bu tabirimi hakime söyledim. Onlar kendi ortalarında palavra beyanlarıyla bir şeyler söylediler. Onlar diyemez ki ben gittim çocuğa sıktım. Bunlara yardım yataklık yapanları da söyledim. Orada yardım yataklık yapanlar olmasa bunlar bu katliamı yapamazdı. Ben bunlardan şikayetçiyim, davacıyım. Bu organizeli ve planlı bir olay. 2 yahut 3 kişinin yapabileceği bir olay değil. Bu işin içinde 10 ile 15 kişi var. Yalnızca Topraktaş köyündekiler bu olayı gerçekleştiremezler. Buyuransu köyünden onlara yardım edilmezse bunlar tek başına bu işi yapamazlar. Hakime yardım ve yataklık yapan şahısların isimlerini tek tek anlattım. Hakim de soruşturma açacağını ve onların tabirlerini alacağını söyledi. Buyuransu köyünde yaşadığım olayda o etrafta son 24 saatte kim telefonla konuşmuşsa, yardım ve yataklık yapmışsa bunların ortaya çıkarılması devletimden talebimdir. Bunların evraka eklenmesini istiyorum. Bunların 3 tane firarisi vardı, benim olayımla alakalı 4 kişi tutukludur. Bir bireye yurt dışına çıkış yasağı verilmiştir. 1 kişi de firaridir” diye konuştu.
