“`html

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, tutuklanmasının üzerinden 9 yıl geçti ve artık cezaevindeki 10. yılına girmiş durumda. 2018 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen ihlal kararına rağmen, Türkiye’nin ulusal mahkemeleri, Demirtaş’ın serbest bırakılmasına yönelik talepleri reddediyor. Bu durum, yalnızca Demirtaş için değil, Kobani olayları kapsamında tutuklanan birçok siyasetçi için de geçerlidir.
Demirtaş’ın tutuklanmasının ardındaki süreç, sadece yargının değil, aynı zamanda siyasetin de derin tartışmalarına yol açmış durumda. Kendi davasında beraat eden Sırrı Süreyya Önder’in yaşamının sonlarına kadar çözüm sürecinin önemli bir aktörü olması, bu durumu daha da ilginç hale getiriyor.
Geçtiğimiz günlerde AİHM, Demirtaş’ın cezaevinde geçirdiği 9 yılına dair Türkiye’nin yaptığı itirazları reddetti. AİHM’nin kararları kesinleşti ve anayasaya göre Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiği ifade edildi. Ancak bu kararın uygulanıp uygulanmayacağı konusunda kamuoyunda ciddi bir belirsizlik söz konusu.
Selahattin Demirtaş’ın Tutuklanma Süreci
Demirtaş’ın tutuklanması, 2014 yılında IŞİD’in Kobani’ye saldırmasıyla başladı. O dönem, Türkiye’den Kuzey Irak’a koridor açılması talebi gündeme geldi, ancak hükümet bu talebi uzun süre reddetti. HDP’nin bu konuda yaptığı çağrılar, 6-8 Ekim tarihlerindeki olaylara yol açtı ve bu olaylar sonucunda 46 kişi yaşamını yitirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Demirtaş’ı bu olaylar için sorumlu tutarak, yargıya müdahale etmeyi tercih etti.
İlk Tutukluluk ve Gelişmeler
Demirtaş, 4 Kasım 2016’da gözaltına alındı, ardından Edirne F Tipi Cezaevi’ne gönderildi. Aynı gün HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve diğer milletvekilleri de gözaltına alındı. Dokunulmazlıkların kaldırılması süreci, hükümetin muhalefeti sindirme stratejisinin bir parçasıydı. Mayıs 2016’da TBMM’de yapılan oylama ile dokunulmazlıklar kaldırıldı ve Demirtaş hakkında “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla tutuklandı.
AİHM’nin Kararları ve Türkiye’nin Tutumu
Anayasa Mahkemesi, Demirtaş’ın tutukluluğunun hukuksuz olduğu yönündeki başvurularını kabul etmedi. AİHM ise 20 Kasım 2018’de, Türkiye’nin Demirtaş’ı siyasi nedenlerle tutukladığına karar verdi ve derhal serbest bırakılmasını istedi. Ancak bu karar, Türkiye’de uygulanmadı. Hükümet, bu kararların kendilerini bağlamadığını duyurmuştu.
Kobani Davası: Yeni Gelişmeler
AİHM kararları tartışılırken, Demirtaş’ın yargılandığı İstanbul’daki başka bir davadan hüküm giymesi, cezaevinde tutulmaya devam etmesine neden oldu. 2020 yılında açılan Kobani dosyası, Demirtaş’ın hukuki durumunu daha da karmaşık hale getirdi. İddianamede, Kobani olayları sırasında yaptığı açıklamalar ve Twitter üzerinden yaptığı çağrılar gerekçe gösterildi.
Demirtaş’ın Yargı Süreci: Eleştiriler ve Tartışmalar
Demirtaş’ın yargı süreci boyunca, yapılan yargılamaların adil olup olmadığına dair pek çok eleştiri yapıldı. Mahkeme süreçleri, çoğunlukla siyasi baskılar altında gerçekleşti. Avukatları, müvekkillerinin adil bir yargılama hakkının ihlal edildiğini belirtirken, AİHM’nin kararları da yok sayıldı.
Hükümetin Tutuşu ve Kamuoyu Tepkisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AİHM kararlarına karşı sert açıklamalarda bulunarak, muhalefeti hedef aldı. Bu durum, kamuoyunda büyük bir tepkiye yol açarken, Demirtaş’ın durumu, insan hakları savunucuları ve uluslararası kuruluşlar tarafından da izleniyor.
Sonuç: Demirtaş’ın Geleceği ve Hukuk Mücadelesi
Kobani davasındaki süreç, Demirtaş’ın geleceğini şekillendirecek önemli bir faktör. AİHM’nin kararları doğrultusunda Türkiye’nin uluslararası hukuk standartlarına uyması bekleniyor. Ancak, Demirtaş’ın cezaevinde tutulmaya devam etmesi, Türkiye’nin hukuk sisteminde ciddi bir kriz olduğunu gözler önüne seriyor. Gelecek dönemde, kamuoyunun bu duruma olan tepkisi ve uluslararası baskılar, Demirtaş’ın özgürlüğüne kavuşmasında belirleyici rol oynayabilir.
“`

    