Temajet © 2021. Tüm hakları saklıdır.

Sokak Haber

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Güncel
  4. »
  5. 2025’in İlk 9 Ayında 143 Kadın Cinayeti: Toplum İçi Korkunç İstatistikler!

2025’in İlk 9 Ayında 143 Kadın Cinayeti: Toplum İçi Korkunç İstatistikler!

Haber Merkezi Haber Merkezi - - 4 dk okuma süresi
0

“`html

2025’te Aile İçi Şiddet Sonuçları: Kadınların Hayatları Tehlikede!

2025 yılının ilk dokuz ayında aile içi şiddet nedeniyle 143 kadın hayatını kaybetti. Bu üzücü tablo, “Aile yılı” olarak ilan edilen bir dönemde yaşanıyor. Avukat Selin Nakıpoğlu, bu durumun kadını korumak bir yana, onu aile içindeki erkek egemen yapıya mahkûm ettiğini vurguladı. “Kadın cinayetleri, siyasi bir tercihin sonucudur” diyen Nakıpoğlu, devletin sorumluluklarını yerine getirmediğini belirtti.

Aile Yılı İlanı ve Kadın Cinayetleri Arasındaki Çelişki

2025’in “Aile yılı” olarak duyurulması, kadınların aile içindeki erkek şiddetiyle karşı karşıya kalmasını engellemiyor. İlk dokuz ayda 143 kadının hayatını kaybetmesi, devletin uyguladığı politikaların aileyi koruma adı altında kadınları daha da savunmasız bıraktığını gösteriyor. Nakıpoğlu, “’Aile yılı’ ilan edilen bir dönemde kadınların çokça aile içinde erkek şiddeti sonucu öldürülmesi, bu politik dilin bir sonucudur” diyor.

Devletin, erkek şiddetini önleme yükümlülüğünü göz ardı ettiğini belirten avukat, bu durumun cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiğini ifade ediyor. Nakıpoğlu’na göre, kadın cinayetleri münferit olaylar değil, toplumun ve devletin erkek şiddetini koruyan politikalarının bir yansımasıdır.

Muhafazakâr Aile Tanımının Zararları

Şiddeti besleyen yaklaşımların muhafazakâr aile tanımı üzerinden kurulduğunu belirten Nakıpoğlu, bu durumun kadını ailenin bir parçası olarak tanımlayan bir politik anlayışın sonucu olduğunu vurguladı. “Aile yılı” gibi adımlar, kadının kendi hayatı, bedeni ve kararları üzerindeki söz hakkını yok sayarken, erkek otoritesinin kutsallaştırıldığını ifade etti.

Bu tür yaklaşımlar, kadınların bağımsızlıklarını ve kendi yaşam haklarını ihlal eden bir sistem oluşturuyor. Nakıpoğlu, bu noktada devletin sorumluluğunu kabul etmesi ve kadınların yaşam hakkını koruma yükümlülüğünü öncelikli hale getirmesi gerektiğini savunuyor.

Çözüm İçin Neler Yapılmalı?

Avukat Selin Nakıpoğlu, bu sorunların çözümü için atılması gereken adımları şu şekilde sıraladı:

  • İlk olarak, kadın cinayetlerini besleyen politik dilin terk edilmesi gerekmektedir.
  • Devlet, “aileyi koruma” değil, kadının yaşam hakkını koruma yükümlülüğünü esas almalıdır.
  • İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmeli ve 6284 sayılı kanunun uygulanması sağlanmalıdır.
  • Ayrıca, kadınların ekonomik bağımsızlıkları desteklenmeli ve güçlendirilmelidir.

Bu adımlarla birlikte, kadınların hayatlarının korunması ve şiddet mağduru olmalarının önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Ancak, bu adımların atılması için toplumun her kesiminden, özellikle devlet kurumlarından, ciddi bir irade göstermesi gerekiyor.

Sonuç: Kadın Cinayetlerine Dikkat!

Kadın cinayetlerinin önlenmesi için sadece yasaların yeterli olmayacağı, toplumsal bir dönüşümün gerekliliği de ortadadır. “Aile yılı” gibi söylemlerin samimiyeti sorgulanırken, kadınları koruma amaçlı politikaların hayata geçirilmesi için aktif bir mücadele gereklidir. Bu mücadelenin, sadece kadınların değil, tüm toplumun bir meselesi olduğu unutulmamalıdır. Kadın cinayetlerine karşı etkin önlemler almak ve güvenli bir yaşam sağlamak için harekete geçmek şart.

2025 yılı, hem aile içindeki şiddeti önlemek hem de kadınların yaşam haklarını korumak için bir dönüm noktası olmalıdır. Unutmayalım ki, her kadının hayata tutunma hakkı vardır ve bu hak, herkesin sorumluluğudur.

“`

İlgili Yazılar