İsrail’in Saldırısının Ardından Türkiye’ye Dönüş: Aktivistlerin Korkunç Deneyimleri

Uluslararası sularda, İsrail ordusu tarafından alıkonulan Küresel Sumud Filosu’ndaki yabancı aktivistler Türkiye’ye geri döndü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu olay üzerine başlatılan soruşturma çerçevesinde aktivistlerden bazılarını ifade vermek üzere Adli Tıp Kurumu’na götürdü. Burada, yaşadıkları travmatik deneyimleri paylaşan aktivistler, İsrail askerlerinin uyguladığı zalimce muameleye dair çarpıcı detayları aktardılar.

İlk İfadeler: Ayoub Habraouı’nın Anlatımı

Fas vatandaşı Ayoub Habraouı, gemilerinin durdurulma anını anlatırken, “İsrail askerleri botlarla gemimize saldırdı ve bizi deniz suyuyla ıslatarak geminin ön kısmına yerleştirdiler” dedi. Habraouı, kendilerine diz çöktürülüp, silahların dipçikleriyle vurulduğunu ifade ederek, “Özel kuvvetlerin başındaki kişi, görüntümüzü alarak ‘Biz teröristleri yakaladık’ şeklinde bir yayın yaptı” şeklinde konuştu. Gözleri kapalı bir şekilde yaklaşık üç saat boyunca bir cezaevine götürüldüklerini belirten Habraouı, kendilerine yapılan hakaretleri ve kötü muameleyi detaylandırdı.

Cezaevindeki Korkunç Şartlar

Habraouı, cezaevinde geçirdiği üç gün boyunca kendilerine yemek verildiğini fakat su verilmediğini söyleyerek, “Susadıysanız musluktan için’ dediler. Açlık grevindeydim ve bizi uyutmamaya çalışıyorlardı” dedi. Aynı zamanda, kendilerine yapılan fiziksel şiddete ve hakaretlere dikkat çekti. Aktivist, “İsrail Devleti’nden ve askerlerinden hukuki mahkemelerde davacı olacağım” diyerek yaşadığı deneyimlerin peşini bırakmayacağını belirtti.

Evie Rose Snedker’in Tanıklığı

İngiltere vatandaşı Evie Rose Snedker, geminin etrafının kuşatıldığını ve silahlarla gemiye girdiklerini açıkladı. “Bize yemek verilmedi, sadece tuvalete gitmemize izin verildi” diyen Snedker, gemide sözlü tacize maruz kaldığını da aktardı. Aşdod Limanı’na geldiklerinde, kollarının sıkılarak itildiğini ve kişisel eşyalarının zorla alındığını dile getiren Snedker, “Bize imzalatmaya çalıştıkları belgelerin içeriğini bilmiyordum” şeklinde konuştu.

İnsani İhtiyaçların Karşılanmadığı Süreç

Tunuslu aktivist Abdallah Messaoudı, “İsrail askerleri bize tuvalet ve yemek gibi temel ihtiyaçlarımızı karşılamadı” açıklamasıyla dikkat çekti. Messaoudı, “Göç merkezine götürüldüğümüzde üzerimizdeki eşyaların zorla alındığı bir süreç yaşadık. Burada zorla pek çok evrak imzalatmaya çalıştılar” dedi. Ayrıca, kendileriyle yapılan muamelenin insanlık onuruna aykırı olduğunu vurguladı.

Hukuki Destek Eksikliği

Aktivistler, gözaltında kaldıkları süre boyunca hukuki ve diplomatik destek alamadıklarını ifade ettiler. Snedker, “Bizi resmi görevli olduğunu düşündüğümüz bir kişiyle görüştürmeye çalıştılar ama taleplerimiz sürekli reddedildi” şeklinde konuştu. Bu süreçte yaşadıkları, birçok aktivistin psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldığını gösteriyor.

Olayın Arka Planı

İsrail ordusu, 1 Ekim’de Gazze’ye yardım götüren Küresel Sumud Filosu’na saldırarak, aktivistleri uluslararası sularda alıkoymuştu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu olay sonrası başlatılan soruşturma çerçevesinde “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” gibi suçlamalarla aktivistlerin ifadelerini almaya başladı. Uluslararası hukuk açısından son derece önemli bir durum olan bu saldırı, hem aktivistlerin yaşadığı travmalar hem de hukuki süreç açısından dikkat çekici bir hal aldı.

Sonuç: Uluslararası Tepkiler ve Hukuki Süreç

Bu olayın ardından, aktivistlerin ifadeleri ve yaşadıkları Türkiye’deki yasal süreçte önemli bir yer tutacak. Aktivistlerin talepleri doğrultusunda, İsrail hükümeti hakkında uluslararası mahkemelerde yasal işlemlerin başlatılması bekleniyor. Yaşananlar, uluslararası hukuk açısından ciddi bir tartışma konusu olacak ve bu durum, benzer olayların bir daha yaşanmaması adına önemli bir zemin oluşturacaktır.