Temajet © 2021. Tüm hakları saklıdır.

Sokak Haber

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Güncel
  4. »
  5. Halepçe Katliamı’nın 37. Yılı: Tarih ve Acı Hatıralar Yeniden Gündemde

Halepçe Katliamı’nın 37. Yılı: Tarih ve Acı Hatıralar Yeniden Gündemde

Haber Merkezi Haber Merkezi - - 5 dk okuma süresi
0

1980’lerin ortaları, Irak’ın tarihindeki en karanlık dönemlerden birine işaret ediyor. Saddam Hüseyin’in liderliğindeki Baas Partisi, sadece İran ile değil, aynı zamanda kendi ülkesindeki Kürt gruplarla da kanlı bir çatışma içindeydi. Bu dönemde Irak, 8 yıl süren İran-Irak Savaşı’nın yanı sıra, muhalif güçlerle de amansız bir mücadele yürütüyordu.

Bu mücadelenin en trajik olaylarından biri, 1988 yılında Halepçe’de gerçekleşti. Saddam, İran güçlerinin Peşmerge ile birlikte Halepçe’yi kontrol altına aldığını öğrendiğinde, bölgeye yönelik büyük bir saldırı planı yaptı. Baas rejimi, Halepçe’yi bombalamak için savaş uçaklarını ve kimyasal silahları kullanmaktan çekinmedi. Bu saldırı sonucunda binlerce masum insan hayatını kaybetti ve dünya, Irak’taki insanlık dramını bir kez daha gözler önüne serdi.

2003 yılında, Irak’a gerçekleştirilen ABD işgali sonrasında Saddam Hüseyin, yakalanarak mahkemeye çıkarıldı. Mahkeme sürecinde Saddam, Halepçe’deki kimyasal saldırıdan haberdar olmadığını ve bu olayın sadece medyada duyduğu bir haber olduğunu iddia etti. Bu savunma, birçok insan tarafından büyük bir skandal olarak değerlendirildi. Zira Halepçe, Saddam’ın yönetimi altında gerçekleşen en korkunç insanlık suçlarından biriydi.

Saddam’ın bu açıklamaları, sadece siyasi bir manevra mıydı yoksa gerçekten de olayın arka planına dair bir cehalet mi sergiliyordu? Bu sorular, hem o dönemde hem de sonrasında tartışma konusu oldu. Saddam’ın bu saldırının ayrıntılarını bilmemesi, birçok analist tarafından inandırıcı bulunmadı. Zira Baas rejiminin iç işleyişi ve Saddam’ın otoriter yönetimi altında, böyle bir olayın yaşanması ve liderin bunun haberini almaması oldukça zor görünüyordu.

Halepçe’deki kimyasal silah saldırısı, sadece bir askeri stratejiden ibaret değildi; aynı zamanda Saddam Hüseyin’in Kürtler üzerindeki baskıcı politikalarının bir parçasıydı. Bu dönemde, Saddam’ın yönetimi, Kürt nüfusunu hedef alarak, onları sindirmeye çalışıyordu. Halepçe olayının ardından, dünya kamuoyunun tepkisi büyük oldu ve birçok ülke Irak’a karşı yaptırımlar uygulamaya başladı.

Olayın ardından, Halepçe’nin simgesi haline gelen yüzlerce kurbanın yaşadığı dram, insan hakları ihlallerinin gözler önüne serilmesi açısından da önemli bir dönüm noktası oldu. Olay, uluslararası mahkemelerde de tartışıldı ve birçok ülke, Saddam Hüseyin’in bu tür eylemlerini kınadı. Ancak, bu kınamalar yeterli oldu mu? Halepçe’de yaşananlar, yalnızca bir tarihî trajedi olarak mı kalacak yoksa daha ileriye dönük insan hakları ihlalleri ile mücadelede bir ders mi olacak?

Halepçe’deki kimyasal saldırı, insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından birini oluşturuyor. Saddam Hüseyin’in savunması, bu trajedinin altında yatan derin acıları ve yaraları unutturmayacak kadar yüzeyseldir. Halepçe, sadece bir şehir değil; aynı zamanda insanlık onurunun ayaklar altında çiğnendiği bir sembol haline geldi. Bugün, bu olayların unutulmaması ve insanlık suçlarının bir daha yaşanmaması adına hatırlanması gereken bir ders olarak değerlendiriliyor.

Unutulmamalıdır ki, tarih boyunca yaşanan bu tür olaylar, gelecekte insan hakları ihlallerinin önlenmesi için birer uyarı niteliği taşımaktadır. Halepçe’nin anısını yaşatmak ve benzer trajedilerin bir daha yaşanmaması için toplumsal bilinci artırmak, tüm insanlığın sorumluluğudur. Böylece, geçmişteki hatalardan ders alarak daha adil bir dünya için mücadele edebiliriz.

İlgili Yazılar