Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen bir uyuşturucu davası duruşmasında, sanık avukatı Alperen D. mahkeme heyetindeki başkan ve üye hakimin başörtülü olması sebebiyle reddi hakim talebinde bulundu. Bu talep üzerine mahkeme başkanı suç duyurusunda bulundu ve konu gündemde büyük yankı uyandırdı.
Mahkeme başkanı ve üye hakimin başörtülü olması sebebiyle reddi hakim talebinde bulunan Avukat Alperen D., Türkiye Cumhuriyeti’nin laik bir hukuk devleti olduğunu ve mahkemenin bağımsızlığının Anayasa tarafından teminat altına alındığını belirtti. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin dini simgelerle görev yapılmasına ilişkin herhangi bir içtihat bulunmadığına dikkat çekti. Mahkeme başkanı tarafından durdurulan yargılama sonrasında Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, konuyla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Avukat Alperen D. hakkında soruşturma başlattığını duyurdu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan suç duyurusunda, herkesin vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğu vurgulandı. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda dini inanç ve kanaatlerden dolayı kınanamayacağı belirtilerek, başörtüsünün yasaklılığına dair yasal bir düzenleme bulunmadığı ifade edildi.
Avukat Alperen D.’nin reddi hakim talebinin din ve vicdan hürriyetine aykırı olduğu belirtilen suç duyurusunda, bu davranışın tüm başörtülü kadınlara karşı yapılan bir hareket olduğu ve benzer davranışların önünü açabileceği vurgulandı. Dilekçede, Alperen D. hakkında kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, hakimleri haksız gerekçelerle reddetme ve davanın gereksiz yere uzamasına neden olma suçlarından dava açılması talep edildi.
Ankara Barosu’na sunulan dilekçede ise, Alperen D.’nin avukatlık mesleğine yakışmayan davranışları sebebiyle disiplin işlemlerinin yapılması talep edildi. Bu olay, Türkiye’de hukuk ve adalet sistemi üzerinde tartışmaları yeniden alevlendirdi ve toplumda geniş yankı uyandırdı.
Sonuç olarak, başörtülü hakimlerin karşılaştığı reddi hakim talebi, Türkiye’de hukuk ve din ilişkileri üzerine önemli bir tartışma konusu haline geldi. Bu durum, hukukun üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmayan bir talep olarak değerlendirilerek, adaletin sağlıklı bir şekilde işlemesi için gerekli adımların atılması gerektiği vurgulandı.