
Türkiye’de Aile İçi Şiddet Alarm Veriyor: Çarpıcı Rapor Açıklandı!
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, aile içi şiddet konusunda son derece kaygı verici veriler sunan bir rapor yayınladı. 2025 Mart ayında “Ev İçi Şiddet Acil Yardım Hattı”na yapılan çağrıların sayısı ve içerikleri, ülkede bu sorunun ne kadar kritik bir boyuta ulaştığını ortaya koydu. 20 şehirden toplamda 283 çağrı yapılırken, bu çağrıların büyük bir kısmının şiddet vakalarına dair olduğu vurgulanıyor.
Şiddet Vakalarının Yüzde 80’i Kadınlar!
Rapora göre, şiddet mağduru olan 10 kişiden 8’i kadın. 2025 Mart ayında Acil Yardım Hattı’na gelen 69 vakanın 38’i ev içi şiddet ihbarı olarak kaydedildi. Bu veriler, kadınların en yakınlarından, yani eşlerinden veya aile içindeki diğer erkeklerden en çok şiddet gördüğünü gösteriyor. Uzmanlar, bu durumun toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve aile içindeki güç dengesizliğinin bir yansıması olduğunu ifade ediyor.
Hangi Şehirlerden Çağrılar Yapıldı?
Ev içi şiddet konusunda en fazla çağrının yapıldığı şehirler arasında İstanbul, Ankara, Kocaeli ve Aydın öne çıkıyor. Bu şehirlerde yaşayan kadınların, yaşadıkları şiddet olaylarını bildirmek için yardıma başvurdukları görülüyor. Ancak, birçok kadın hâlâ sesini çıkaramıyor ya da yardım aramaktan çekiniyor. Uzmanlar, bu durumun derinlemesine incelenmesi gerektiğini vurguluyor.
Dijital Şiddet ve Sosyal Medyanın Rolü
Raporda dikkat çeken bir diğer nokta ise, sosyal medya platformlarında yaşanan dijital şiddet. Uzmanlar, şiddetin sosyal medya aracılığıyla daha görünür hale geldiğine dikkat çekiyor. Özellikle Instagram gibi platformların, şiddet mağdurlarının maruz kaldığı kötü muamelelerin sergilendiği alanlar haline geldiği ifade ediliyor. Bu tür içeriklerin yayılması, hem toplumda normalleşen bir şiddet algısı oluşturuyor hem de mağdurların maruz kaldığı durumu daha da kötüleştiriyor.
Birleşmiş Milletler’in Verileri Ne Diyor?
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından yapılan analizler de Türkiye’deki durumu destekler nitelikte. 2007-2021 yılları arasında yapılan 28.000’den fazla imdat çağrısında, şiddet görenlerin yüzde 80’inin kadın olduğu belirtiliyor. Bu veriler, aile içi şiddetin yalnızca bireysel bir sorun olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir kriz olduğunu gözler önüne seriyor.
Ne Yapmalıyız?
Bu raporun ortaya koyduğu gerçekler, toplumsal bilinçlenmenin ve güçlü bir destek mekanizmasının önemini bir kez daha hatırlatıyor. Aile içi şiddetle mücadelede yalnızca devletin değil, sivil toplum kuruluşlarının ve bireylerin de katkı sağlaması gerekiyor. Kadınların yaşadıkları sorunları ifade edebilecekleri güvenli alanların oluşturulması, bu tür vakaların önlenmesi açısından kritik bir adım olacaktır.
Sonuç olarak, Türkiye’de aile içi şiddet sorunu giderek derinleşiyor. Bu konuda atılacak adımlar, toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan hakları açısından büyük bir önem taşıyor. Kadınların sesini duyurabilmesi ve şiddete maruz kalanların korunabilmesi için toplumun her kesiminin üzerine düşen sorumluluklar bulunuyor. Aile içi şiddetin bir son bulması için, hepimizin bu konuda duyarlı ve aktif olması şart.

