Anayasal bir kurum olan Anayasa Mahkemesi’ni, doğal olarak da Anayasa’yı çiğneyen.. Seçmen iradesini hiçe sayan.. Ve karşılığında hiçbir şey yapamadığımız o adımı attılar. Can Atalay’ın milletvekilliğini, AKP küme başkanvekili Bekir Bozdağ’ın “içli sesiyle” okuduğu birkaç cümleyle düşürdüler.
Gün bittiğinde hukuk devletinin tabutuna bir (hatta tahminen son) çivi çakılmıştı.
Böyle bir günde, bu türlü bir durumda artık ne yapılabilir, bilmiyorum.
Ama en azından gelecek jenerasyonlara bir ileti aktarabilmek için yazmak istiyorum.
Bilmeyenler bilsin.. Bilenler hatırlasın.. Hatırlayanlar unutmasın diye!
*. *. *
Yazının sonunda Can Atalay’a ve iktidarın elinde rehin olanlara döneceğiz. Lakin evvel “neredeyiz.. nereye gidiyoruz.. ne yapabiliriz..” sorularına karşılık arayacağız.
Bir evvelki yazımda, malum artık sayılı günler kalan, lokal seçimle ilgili kulis notlarını yazmıştım. “Erdoğan’a kazandırma ittifakı” bileşenlerini tahlil etmeye çalışmıştım.
Beklemediğim ölçüde geri dönüş aldım.
Örneğin sevgili Levent Gültekin aradı. Bu sıkıntıya en erken ve en içerden değinen müellif olarak değişik bir öngörüde bulundu.
“Göreceksin” dedi, “İmamoğlu’na dayanağı bombalayacaklar. Sonunda kaybederse ‘Aleviler boykot ettiği için kazanamadı’ diyecekler. Böylelikle seküler kesitin de Alevi aksisi olmasının yolunu açacaklar..”
Bu konuşma yazının yayınlandığı cumartesi günü gerçekleşti.
Derken, pazartesi günü karşıma TV100 müellifi Fuat Uğur’un yazısı çıktı. Şu başlıkla: “Sünni İmamoğlu Alevileri tasfiye ederek CHP’yi nereye sürüklüyor?”
Bu teze neredeyse tek destek da Ataşehir Belediye Lideri Battal İlgezdi’nin tekrar aday gösterilmeyeceğini öğrenince istifa etmesiydi. Hem de tam Reis’in yüzünü güldürecek bir açıklama ile, “İstanbul’da Kürt-Alevi tasfiyesi yapılıyor” sözleriyle!
*. *. *
Cumhur İttifakı ve bileşenlerinin adayı belirli. O adayın İmamoğlu karşısındaki talihi da belirli. İktidar, işte bu matematiği eğerek, bükerek kendi lehine çevirme sıkıntısında.
O yüzden, DEM başka aday çıkartsın ya da çıkartmasın, Alevileri, Kürtleri sandıktan ne kadar uzaklaştırırlarsa kar bilecekler.
Ya YETERLİ Parti? Tamam, Meral Akşener Kılıçdaroğlu’na bir kızgın bir kızgın! Partisinin varlığını O’na borçlu olduğunu kaç defa vurgulamışken nedir bu hasımlık, anlamak sıkıntı. Tekrar de, anlatınca en azından seçmenini ikna edebilecek bir açıklaması var.
İyi de, Kılıçdaroğlu gitti. CHP’nin İstanbul adayı da, “kardeşim” dediği İmamoğlu.
Eeeeee? Kazanamayacaklarını bile bile neden karşısına aday çıkarttı?
*. *. *
Cumartesi günü bir telefon da buna dairdi.
İsmi ve “şahidi” bende gizli değerli bir siyasetçi aradı. 14 Mayıs 2023 seçimlerinden bir ay kadar evvel Meral Akşener’le yaptığı konuşmayı aktardı.
Ankara’da, yanında üst seviye bir YETERLİ Partili ile Akşener’i makamında ziyaret etmiş. Doğal olarak Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konuşulmuş. Akşener 6’lı masada ve kamuoyu önünde -en azından seçime kadar- dışa vurmadığı bir öfkeyle vermiş veriştirmiş.
“Seçime çok az kaldı.. Ne yapmayı düşünüyorsunuz” diye sormuşlar.
Akşener uzunca bir tirajdın akabinde “Abi’yle bir konuşayım bakayım” demiş.
Bana bunları anlatan siyasetçi, tepkimin cılızlığından çıkartmış olmalı. “Abi’nin kim olduğunu anladınız herhalde” dedi.
“Anlamadım” dedim.
“Tayyip Bey’i kastediyor. Aslında o gün de Tayyip Abi diye anmış ve sonra ‘Vallahi biz onunla bu masadakilerden daha yakınız birbirimize’ demişti.”
*. *. *
Akşener “ABİ” ile konuştu mu? Geçtiğimiz günlerde “mert cinayetler” dediği yargısız infaz periyodunu hatırlatması, CHP ile ipleri tümüyle kopartmak.. Böylelikle kamuoyu ve tarih önünde Reis’e ileti vermek için miydi? Kimbilir!
Belki bu sorulara “bu tezin hakikat olduğu nereden belli” sorusunu ekleyecekler de vardır.
Bana bunu anlatan siyasetçi öncelikle saygın ve güvendiğim bir isim. Dahası “gerekirse” ismini, hatta şahidinin kim olduğunu açıklayabileceğini söyledi.
Zaten, yaşananlar, bu iddiayı ve daha nicelerini mantık çerçevesine oturtmuyor mu!
Alın size acayip bir öbür örnek!
Zafer Partisi Genel Lideri Ümit Özdağ daha geçen hafta Cüneyt Özdemir’in YouTube kanalında Kenan Taş’ın sorularını yanıtlarken bombayı patlattı:
“Son seçimde Meral Akşener bir ay kala çalışmalarını durdurdu. Kampanya başladığı vakit oyları yüzde 16’ydı. Yüzde 7’ye kadar düşmesine müsaade etti. Meral Akşener’in siyasal kampanyasını yöneten yönetici, seçimlerden bir ay evvel Akşener’in kendisini Ankara’ya çağırıp, genel merkezde dinlenmeyen odaya götürüp ‘ERDOĞAN’I CUMHURBAŞKANI SEÇİYORUZ. BANA MÜNASEBETİNİ SORMA’ dediğini anlattı. ‘Bunu açıklarsanız inkar ederim’ dedi. Meral Akşener de ben de bu kişinin kim olduğunu biliyoruz. Akşener’in hiçbir tehdidinden korkma. Çık ve açıkla kardeşim.”
*. *. *
Zamanlamaya dikkat etmiş olmalısınız.
Dikkat edince de, benim üzere “Akşener Tayyip Ağabeyi ile konuştuktan sonra mı kampanyasını durdurdu” diye merak etmiş olmalısınız.
Artık merak etmekten öteye gidemediğimizi de düşünmüş olmalısınız.
Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesini “sivil darbe” diye yorumlayanlar haksız mı!
Onun ve pek çok mahpusun hayatını çürütenler sizin, bizim hayat alanlarımızı da işgal etmiyor mu!
Bir yanda her gün giderek daha görünür olan tarikat / cemaat örgütlenmeleri..
Diğer yanda her gün giderek daha cüretkar çıkışlar yapan ülkücü kümeler..
Biliyorum, Pandora’nın kutusunda UMUT duruyor hala. Ancak galiba kutudan başını uzatıp çıkmaya korkuyor!!!
