Eskişehirli Kanatlı ailesinin kızı olan Aydan Kanatlı müziğe adım atarak albüm çıkardı. Kanatlı hayalini gerçekleştirdiği serüvenini Hürriyet’ten Ece Çelik’e anlattı. Çelik’in, Aydan Kanatlı haberinin tamamı şu formda:

“Eskişehirli Kanatlı ailesinin kızı olan Aydan Kanatlı’nın çocukluğunda tek hayali konservatuvar okumaktı. Fakat ülke iktisadına damga vuran bir aile şirketi ve disiplinli bir anne – baba ile büyüyen Kanatlı’nın hayali bu şartlarda fazla ‘uçuk’tu. Büyük bir hastalık ve güzelleşme sürecinin akabinde hayalini gerçekleştirmek üzere kollarını sıvayan Kanatlı’yla, farklı hayat kıssasını dinlemek için bir ortaya geldik.

“Ben çocukluğumda annemin sprey kutularıyla müzikler söyler alkış sesi olsun diye de sifonları çekerdim” diyerek başlıyor kelamlarına. O çok konservatuvar okumak istese de olmamış. Kanatlı o günleri şöyle anlatıyor: “Hem annem hem babam meczuplar üzere çalışırdı. Konutta bisküviler dener, onları hayata geçirmek için çalışırlardı. Soframızda daima iş konuşulurdu. Çok disiplinli, vizyoner bir ailede büyüdüm. Annem hem babamın çok büyük bir destekçisiydi hem kendisi de iş hayatında çok faal bir bayandı. Bir erkek, iki kız kardeşiz. Ya mühendislik ya işletme okumamız öngörülüyordu. Babam daima ‘Benim kızım evlenmeyecek, okuyacak ve benimle çalışacak’ sıkıntısı.”

İŞLETME EĞİTİMİ

Babasının söylediğine uymuş uymasına fakat biraz gecikmeli olarak okumuş. 19 yaşında evlenen Kanatlı üç çocuğun akabinde üniversite imtihanlarına girerek işletme fakültesinde okumaya başlamış. “Aslında ben babamdan zımnî çalışmaya başladım zira onun için yarı vakitli çalışma diye bir şey yoktu. Lakin benim de çocuklarım vardı bir yandan da çalışmak istiyordum. Bir yandan da üniversiteyi bitirdim. 15 sene hem icra heyetinde hem de eser geliştirme uyumunda çalıştım” diyor.

SES TERAPİLERİ

Yıl 2006’ya geldiğinde aile şirketi kurumsallaştırmaya karar veriyor ve Kanatlı’nın ağır çalışma periyodu de sona eriyor. Kanatlı o periyotları şöyle anlatıyor, “Bu süreçte eşimden ayrıldım, iki çocuğum İstanbul’da okuyordu, babamın vefatının akabinde küçük oğlumu da yanıma alarak İstanbul’a taşındım. Bu devirde çocukluk hayalimi tekrar düşünmeye ve müzikle ilgili hayal kurmaya başlamıştım. Lakin bu sefer de omurilikle ilgili meseleler yaşamaya başladım. Felç olma ihtimalimin çok yüksek olduğu iki ameliyat oldum. Daha sonra sesim gitmeye başladı ve bunun da omurilikle ilgili olduğunu öğrendik. Ses tellerimden ameliyatlar oldum ve ameliyattan sonra hiç konuşamamaya başladım. Prof. Dr. İsmail Koçak’ın bana uygun gördüğü ses terapileriyle sesime tekrar kavuşmak için büyük bir çaba verdim.”

patronlardunyasi.com