Temajet © 2021. Tüm hakları saklıdır.

Sokak Haber

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Güncel
  4. »
  5. “Tek Adam” Rejimi Sona Erdi: 8 Kadın ve 4 Adamın Gücüyle Tarih Yazıldı!

“Tek Adam” Rejimi Sona Erdi: 8 Kadın ve 4 Adamın Gücüyle Tarih Yazıldı!

Haber Merkezi Haber Merkezi - - 6 dk okuma süresi
0

Karşımdaki dört kare fotoğraf, gündemi sarsacak bir olayın habercisi gibi duruyor.

Bu fotoğraflar, Kürt medya platformu Rudaw aracılığıyla bize ulaştı.

İsmindeki “W” harfi, Rudaw’ın bir “Kürt medyası” olduğunu işaret ediyor. Irak’ın Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Erbil şehrinde faaliyet gösteren bu medya grubu, bazı tartışmalı konulara ışık tutan içerikler üretiyor.

RTÜK’ün Kararı ile Türksat’tan Çıkarıldı

2017 yılında, Rudaw bir skandala imza atarak “PKK/YPG lehine yayınlar yaptığı” iddiasıyla Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından Türksat uydusundan çıkarıldı. Bu durum, medya kuruluşunun taraflılığına dair çok sayıda tartışmayı da beraberinde getirdi.

PKK sempatizanları “Barzani’nin medyası” derken, Türk yetkililer bu durumu “PKK/YPG medyası” şeklinde yorumluyor. İşte bu fotoğraflar, yönetilen bir kitleyi nasıl etkileyebileceğini gözler önüne seriyor.

PKK Yönetimi Tarafından Dağıtılmış Kareler

Fotoğraflar, PKK’nın kendi resmi fotoğrafçıları tarafından çekilmiş. Örgütün kendi seçtiği ve dağıttığı kareler olarak sunuluyor. Bu durum, örgütün iç dinamiklerine dair çarpıcı bilgiler veriyor.

Karede Dikkat Çeken Kadın Sayısı

İki karede, 50 yıllık bir savaşın aktörleri olarak yalnızca 4 erkeğin varlığı dikkat çekiyor. Diğer yandan, bu karede toplamda 8 kadın militan yönetici bulunuyor. Savaşın ve çatışmanın ortasında, kadınların bu denli görünür olmaları ilginç bir durumu da gündeme getiriyor.

Tüm Kadınların Başının Açık Olması

Fotoğraflardaki kadınların hepsinin başının açık olması, PKK’nın kadınların eşit şekilde yer aldığı ve laik bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Bu durum, örgütün kendi söylemiyle de örtüşüyor. Batı medyasındaki PKK imajı, IŞİD gibi kadın düşmanı gruplara karşı savaşan modern ve laik kadınlar olarak şekillenmişti.

Siyaset Üzerindeki Etkisi

Bu fotoğrafların Türkiye siyasetine olan etkisi de oldukça büyük. PKK’nın varlığı, Türkiye’nin siyasi yelpazesinde laik ve modern bir kanadın daha fazla ses getirmesine yol açabilir. Bu durum, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’nin temsil ettiği dindar muhafazakâr anlayışın azalması anlamına gelebilir.

23 Yıllık Dindar Nesil Projesinin Sonu

Bu yeni durum, Erdoğan’ın 23 yıl boyunca temsil ettiği “dindar nesil” projesinin sona ermesini simgeliyor. 2017 referandumunun yarattığı “tek adam” rejimi, bu yeni psikolojik durumla sorgulanabilir hale geliyor. Erdoğan’ın otoritesini, dindar muhafazakarlık üzerinden değil, milliyetçilikle inşa etme çabası da bu durumun bir yansıması.

Külliye’nin Psikolojik Temeli Sarsılıyor

Erdoğan, bu süreçte “Ali Erbaş” temelli meşruiyet zeminini kaybettiğinin farkında. PKK’nın son açıklamasında ise barış sürecinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından sürdürülmesi gerektiği belirtiliyor. Bu, Erdoğan’ın otoritesinin zayıfladığına dair önemli bir işaret.

İstanbul Sözleşmesi ve Meclis Üzerindeki Etkisi

İstanbul Sözleşmesi gibi önemli bir uluslararası anlaşmayı tek imza ile kaldırabilen Külliye için bu yeni durum, “sonun başlangıcı” anlamına geliyor. Artık Türkiye’nin en önemli sorunları, tek adam yönetimi yerine Meclis tarafından ele alınacak. Bu, halkın gözünde önemli bir değişim yaratabilir.

Popülizmin Kılıcı: Zengin ve Aydın Düşmanlığı

Külliye merkezli “tek adam” rejimi, “dindarlık” ve “milliyetçilik” gibi iki önemli güç kaynağını kaybettiğinde geriye ne kalacak? Son 23 yılda, kendi zenginlerini yaratan bir yönetimin, daha fazla “aydın ve zengin düşmanlığı” yapması da mümkün görünmüyor. Zira, bu ülke ekonomik açıdan daha da dibe vurmuş durumda.

Korku ve Yargı: İki Güç Kaynağı

Erdoğan, hala etkili olan iki silahı elinde tutuyor: Korku salmak ve durumu kendi lehine çevirecek yargı. Ancak bu durum, toplumda kalıcı bir etki yaratmaktan ziyade, geçici bir çözüm sağlayabilir.

Külliye’nin Yeni Dönemi ve Hukuk Anlayışı

Baş ideolog Mehmet Uçum’un açıklamaları, yeni bir dönemin habercisi olabilir. Ancak “ulusal ve yurtsever demokrasi hukuku” ifadesinin ne anlama geldiği hala belirsiz. Bu kavramlar, demokratik bir yapıda yer bulamaz.

Kandil ve Külliye: İki Farklı Çizgi

Sonuç olarak, Türkiye’nin geleceği açısından kritik bir dönemeçteyiz. Kandil’den gelen kadın ve erkek militanlar, silahlı mücadeleye devam ederken, Külliye’nin bu duruma nasıl yanıt vereceği merak konusu. Eğer Külliye, elindeki güçleri etkin bir şekilde kullanamazsa, geçmişte olduğu gibi yeni bir “Türk açılımı” yapma cesaretini bulmak zorunda kalabilir.

Sonuç olarak, bu fotoğraflar ve arka plandaki gelişmeler, yalnızca bir medya olayı değil, aynı zamanda Türkiye’nin siyasi dinamiklerini köklü bir şekilde değiştirebilir. Gelişmeleri dikkatle izlemek ve anlamlandırmak gerekiyor.

İlgili Yazılar