Gökçer Tahincioğlu’nun araştırmasından bir bölümde şu ifadeler yer alıyor:
Ağca, Bahçelievler Katliamı’nın mahkumlarından biri olarak tanınır. Susurluk kazasında hayatını kaybeden Abdullah Çatlı’nın tetikçilerinden biridir. Cinayete karışan diğer isimler arasında Oral Çelik, Mehmet Şener, Yavuz Çaylan, Yalçın Özbey gibi isimler bulunmaktadır. Bahçelievler katliamına karışan çete, detaylı bir şekilde korunmuş ve kahramanlaştırılmıştır. Ayrıca, İpekçi cinayetini de işlemişlerdir.
Son zamanlarda çeşitli televizyon programlarına katılan Ağca, artık ciddiye alınmayan bir figür haline gelmiştir. Hayatı boyunca tutarsız ifadeler veren Ağca, bu durumu sürdürmektedir. İpekçi cinayetinde kendisinin değil Mehmet Şener’in yönlendirmesiyle Yalçın Özbey’in ateş ettiğini iddia etmiş, ayrıca tetikçinin başkası olduğunu da söylemiştir. Ayrıca, Papa’ya yönelik suikast girişimini Türkiye’ye döndükten sonra net bir şekilde üstlenmiştir.
Davayı uzun yıllar boyunca takip eden Avukat Turgut Kazan, İpekçi cinayetinin nasıl örtbas edildiğini anlatırken çarpıcı örnekler vermiştir. Özellikle Yalçın Özbey konusunda ilginç bir olay yaşanmıştır. Almanya’da uyuşturucudan cezaevinde bulunan Özbey, çok önemli bilgileri olduğunu iddia ederek Türk Konsolosluğu’na haber vermek istemiştir. Bu durum konsolosluğa iletildikten sonra Dışişleri Bakanlığı’na bildirilmiştir. Ancak, bu bilgilerin savcılığa ulaşması gerekirken Emniyet ve MİT’e iletilmiştir. Bu durum, Türkiye’de büyük bir skandal yaratmıştır.
Özbey’in ifadeleri dosyaya gelmesi için mahkemeden yazı istenmiş ancak gelen cevapta “önemli bir şey olmadığı için imha edildi” denilmiştir. MİT görevlileri ise mahkemede hiçbir şey hatırlamadıklarını belirtmişlerdir. Bu durum, İpekçi cinayetiyle ilgili önemli bilgilerin kaybolmasına sebep olmuştur.
Bu olaylar, Türkiye’de adalet sisteminin ne kadar sorunlu olduğunu gözler önüne sermektedir. İpekçi cinayeti gibi önemli bir dosyanın üzerinin kapatılmaya çalışılması, adaletin ne denli çürümüş olduğunu göstermektedir. Bu tür skandalların önlenmesi için daha şeffaf ve adaletli bir sistem oluşturulması gerekmektedir. Bu skandal, Türkiye’de hala derin yaralar açmaya devam etmektedir.
