Derslerle ilgili süreçlerin de kullanım oranını artırdığını söz eden Kamer, “Ev ödevleri, araştırmalar, projeler ve bilhassa imtihanlara hazırlık devriyle ilgili görüntü içeriklerinin izlenmesi dijital aygıt kullanımını artırıyor. Dijital oyunları da bunlara eklediğimizde dijital aygıtlar bizim bir organımız haline gelmeye başladı. Çocuklarda da bu ağır halde görülüyor.” dedi.
Söz konusu aygıtların beyni yorduğunu anlatan Kamer, “Tatil deyince dinlenme süreci açığa çıkıyor. Dijital aygıt kullanımının bizim beynimizi dinlendirdiği ve boşalttığı düşünülüyor ancak bunun tersine, akademik çalışmalar beyni yavaşlattığı için belirli süreçlerde önemli sorunların ortaya çıktığı, hatta bağımlılıkla ilgili süreçleri tetiklediğini gösteriyor. Münasebetiyle dijital aygıtlar bizi dinlendirmiyor, bilakis beyni yavaşlattığı için bizi daha çok yoruyor. Çocuklar dinlensin diye dijital aygıtları eline veriyoruz ancak bu bağımlılık, beyni yorma ve güvenlik sorununu ortaya çıkarıyor.” diye konuştu.
Kamer, bu aygıtların kullanımında güvenlik sorununun değerli olduğunun altını çizerek şunları kaydetti:
“Bağımlılıkla ilgili genelde aileler müddete takılıyor. Mühlet değerli elbette lakin dijital aygıtların kulanım mühletinden daha değerlisi içerik. İçerik çocukların gelişimi açısından uygun mu? Ailelerin buna bakması gerekiyor. Çocukların dijital aygıt kullanımını genelde kendi odasında yapması isteniyor lakin çocuklar hiç bilmediği bir dünyada çevrim içi oyunlarda birtakım sorunlar yaşayabilir. Hiç tanımadığı beşerlerle yazışabiliyorlar. Biz çocuğa sorumluluk vermiyoruz ancak dijital ortamda karşısındaki kişi çocuğa aşikâr sorumluluklar verip onda birey duygusu oluşturuyor. Çocuk bu bireye güvenip istediği şeyleri yapabiliyor. Bu, asayiş olaylarının ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Bilhassa çocuğun kriminal saatler dediğimiz 02.00 ile 05.00 saatleri ortasında yatakta dijital aygıtlarla vakit geçirmesine müsaade vermemeliyiz.”
“BİLMEDİĞİMİZ BİR DÜNYADA ÇOCUK GEZİNTİYE BAŞLIYOR”
Ailelerin çok dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Kamer, “Burada ebeveynlere söyleyeceğimiz en kıymetli görüş şu olmalı; dijital aygıtlara çocuk bakıcılığı misyonunu yüklemememiz gerekiyor. Çocuk bizim yanımızdan gitsin, biz daha rahat çalışalım, dinlenelim kanısıyla bu aygıtları veriyoruz fakat bilmediğimiz bir dünyada çocuk gezintiye başlıyor ve tanımadığı bireylerle irtibata geçip birtakım sorunlarla karşılaşıyor. Bunun denetim edilmesi lazım.” tabirlerini kullandı.
Bu çeşit aygıtların ödül ve ceza aracı olmaması gerektiğine işaret eden Kamer, “Ara tatildeyiz. En büyük kusurlardan biri de şayet çocuğun akademik performansı çok yüksekse dijital aygıt kullanım mühletini artırarak bunu ödül haline getiriyoruz. Ya da akademik performansı düşükse kısıtlayarak cezalandırıyoruz. Dijital aygıt kullanımını mutlaka ödül ve ceza ile ilişkilendirmemek gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Kamer, güvenlik, fazla kullanım ve bağımlılık bahislerine dikkat edilerek dijital araçların yararlı formda kullanılabileceğini aktararak, “Çocukların düzeyine nazaran dijital okur müellifliği anlatmamız gerekiyor. Şuurlu kullanım değerli.” biçiminde konuştu.
