Yılmaz, Haber Küresel canlı yayınında gündeme ait değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Gerçek belediyeciliğin halkın taleplerine, beklentilerine karşılık vermek, işine odaklanmak olduğunu belirten Yılmaz, halkın gerçek belediyecilik yapanlar ile belediyeyi ferdî ve ideolojik araç olarak kullananları çok güzel gördüğünü söyledi.
Yılmaz, Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lider adayı Murat Kurum’un sarsıntı çalışmalarından toplumsal konut çalışmalarına kadar çok başarılı bir geçmişi olduğunu anlatarak, “Sorun çözücü, probleme odaklı bir yaklaşım sergiledi her vakit. İstanbul’un tam da bu türlü bir yaklaşıma muhtaçlığı var. Afetleri, büyük kentsel dönüşüm süreçlerini, dirençli kentler oluşturmayı konuştuğumuz bir devirde başında öbür bir şey olmayan, yalnızca ve yalnızca İstanbul’un problemlerine odaklanmış ve bunlara da somut, gerçekçi tahliller ortaya koyan bir şahsa muhtaçlık vardı diye düşünüyorum ve Murat Kurum’un da bu profile tam manasıyla uyduğunu düşünüyorum.” sözlerini kullandı.
Türkiye’nin afetlere açık bir ülke olduğuna işaret eden Yılmaz, dirençli kentin, afetlerin risklerini azaltan, toplumu, yapıları, bütün sistemi buna nazaran kurgulayan kent manasına geldiğini ve İBB Lider adayı Kurum’un programında bunu vurguladığını kaydetti.
Yılmaz, afet risklerini azaltmaya dönük programların hayata geçirilmesi için mahallî ile merkezi idarenin işbirliğine gereksinim olduğunu vurgulayarak, “Merkezi yönetim, lokal yönetim demeden tıpkı gayeye odaklanmamız lazım. Kaynaklarımızı hem siyaset manasında, hem finansal kaynaklar, insan kaynakları, altyapı bütün ögeleriyle işbirliği içinde bu çabayı sürdürmemiz lazım.” diye konuştu.
Metropollerde nüfusu muhakkak ölçüde azaltmaya dönük önlemlerin değerli olduğunu, fakat bilhassa emek ağır üretimi daha çok Anadolu’ya hakikat kaydıracak teşvik siyasetlerinin da çok daha güçlü bir halde uygulanması gerektiğini lisana getiren Yılmaz, bunun için yalnızca belirli hudutlar içinde değil, bütün coğrafyayı düşünen bütüncül siyasetlere gereksinim olduğunu söyledi.
Yılmaz, mahallî seçimlerde vatandaşın, daha derli toplu, ne yaptığını bilen, planı, programı olanlardan ve hizmet odaklı anlayıştan yana olacağını belirterek, muhalefet belediyeciliğine karşı AK Parti belediyeciliğinin seçimlerden çok daha güçlü halde çıkacağına inandığını tabir etti.
“ESAS OLAN KENDİ PARAMIZDAN MEVDUATIN TUTULMASIDIR”
Ekonomideki güncellenmiş siyasetlerle öngörülebilirliğin arttığını ve bunun alana çok süratli yansıyan sonuçları olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Artan Merkez Bankası rezervi, azalan cari açık, azalan bütçe açığı, bütün bunlar risklerimizi azaltmış durumda. Hasebiyle CDS dediğimiz risk primimiz düşmüş durumda. Bu da dış borçlanmada Türkiye’yi daha avantajlı; kamusuyla, özel kesimiyle, daha az maliyetle borçlanır hale getiriyor. Kredi derecelendirme kuruluşları da istediğimiz süratte olmasa bile olumlu tarafta açıklamalar yapmaya başladılar. Bu giderek daha da düzgün noktaya gidecektir.” diye konuştu.
Türk lirasının güçlendiğini, önemli bir büyüklüğe ulaşan Kur Muhafazalı Mevduat’ta da (KKM) önemli bir çözülme olduğunu anlatan Yılmaz, Merkez Bankasının izlediği siyasetlerle, yapılan düzenlemelerle, finansal piyasalarda istikrarsızlığa yol açmadan, kademeli biçimde KKM’den çıkıldığını, döviz hesaplarında gelişme olmadığını, Türk lirası mevduatın ise arttığını belirtti.
Yılmaz, bunun olumlu bir durum olduğunu söyleyerek, “Esas olan kendi paramızdan mevduatın tutulmasıdır.” dedi.
Yatırım ortamının iyileştirilmesinin yurt içi ve dışındaki yatırımcı için fırsat oluşturduğuna işaret eden Yılmaz, “Dolayısıyla önümüzdeki devir biz çok daha fazla direkt milletlerarası yatırım bekliyoruz. Muhakkak bir fon akışı oldu ancak daha uzun vadeli yatırımlar bir mühlet daha tahminen siyasetlerimize bakıyorlar, hazırlıklarını yapıyorlar. Önümüzdeki devir bilhassa dünyadaki konjonktürle de kontaklı baktığımızda, Türkiye’ye önemli bir fon akışı, hem finansal manada hem de direkt yatırımlar manasında olacağını görüyorum.” formunda konuştu.
“AMACIMIZ HEM ENFLASYONU HEM FAİZLERİ UZUN VADEDE TEK HANELİ SAYILARA DÜŞÜRMEK”
Enflasyondaki gelişmeler olumlu tarafta seyrettikçe Türkiye’nin daha farklı bir periyoda gerçek gideceğini, enflasyonla uğraşta zorlukları ortadan kaldırmanın biraz vakit aldığını lisana getiren Yılmaz, “Doğru bir rotaya girdiyseniz, yanlışsız bir maksada gerçek yürüyorsanız her geçen müddet sizi gayenize daha çok yaklaştıracaktır. Hasebiyle gayemiz hem enflasyonu hem faizleri uzun vadede tek haneli sayılara düşürmek ve bu istikamette de bütün araçları, enstrümanları kararlı bir halde kullanıyoruz. Bir taraftan Merkez Bankamız araç bağımsızlığı çerçevesinde kendi kararlarını alıyor. Bir taraftan maliye siyasetimizle biz bunu bütünlüyoruz. Öbür taraftan da üçüncü bir ayağı var bunun; yapısal ıslahatlar.” dedi.
Yılmaz, enflasyonda, yıl ortasından itibaren yıllık bazda, bariz halde düşüş görüleceğini anlatarak, “2025 ise çok daha net bir biçimde bu gayretin sonuçlarını gördüğümüz bir yıl olacak. Orta Vadeli Programda yüzde 15 civarında bir beklentimiz var. 2026’da ise asıl maksadımıza ulaşacağız. O da tek haneli enflasyon. Türkiye geçmişte başardı. Önümüzdeki periyotta para siyasetleri, maliye siyasetleri, yapısal ıslahatlar, aktif bir uyum, kararlı bir tavırla 2026 perspektifinde enflasyonda tek haneyi yine yakalayacağız.” diye konuştu.
KRİPTO PARAYA AİT DÜZENLEME
Kripto paralara ait düzenleme muhtaçlığının tüm dünyada hissedildiğini, Türkiye’nin de bu çerçevede düzenleme yapacağını belirten Yılmaz, “Kurumları yetkilendiren, gelişmelere nazaran nasıl konum alacaklarına ait yasal bir altyapı oluşturan çerçeve bir düzenleme olacaktır. Bu gri liste açısından da kıymetli. Gri listede aşikâr koşullar var, ülkelerin karşılaması gereken. Bütün yasal koşulları tamamlamış durumdayız. Bir tek bu eksik kalmıştı. Bunu yaptığımız vakit o liste manasında da olumlu bir adım atmış olacağız.” dedi.
Yılmaz, kayıt dışılıkla uğraşın toplumsal adalet ve haksız rekabeti önlemek açısından kıymetli olduğunun altını çizerek, bilhassa dijitalleşmenin sağladığı imkanlar ve yapay zekayla daha fazla bilgiye ve risk tahlillerine dayalı bir kontrol sistemine gerçek geçiş yapacaklarını kaydetti.
Türkiye’nin uzay programı açısından 10 yıllık hareket planı yaptığını ve bunu adım adım hayata geçirdiğini belirten Yılmaz, Türkiye’nin önümüzdeki periyotta bu alanda etaplı olarak çok farklı yerlere geleceğini ve Türkiye Yüzyılı’nda uzayda da varlığını bütün dünya ülkeleri ortasında hissettiren ülkelerden biri haline geleceğini söyledi.
“ELİMİZDEKİ TÜM İMKANLARLA DEPREMZEDELERİMİZİN YANINDAYIZ”
Yılmaz, 6 Şubat zelzelelerinin akabinde kalıcı konutlar inşa etmek, altyapıyı rehabilite etmek ve bölgeyi sosyoekonomik açıdan yine canlandırmak için çalıştıklarını lisana getirerek, konutlarla ilgili kura çekimlerinin şubat ayında başlayacağını ve sürecin devam edeceğini kaydetti.
Deprem bölgesindeki vatandaşlar için fedakarca çalışmaya devam edeceklerini söz eden Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Elimizdeki tüm imkanlarla depremzedelerimizin yanındayız. Bütçede çok dikkat ediyoruz, çok disiplinli davranıyoruz lakin bir mevzuda hiçbir halde kaynak sorunumuz yok, o da sarsıntı bölgesi konusunda. Kâfi ki teknik çalışmalarımız tamamlansın. Çabucak kaynak ayırıyoruz ve gereği neyse çabucak yapmaya çalışıyoruz lakin kolay değil. Bu çeşit büyük bir alanda, ihaleler, inşaatlar, teknik süreçler, projelendirmeler, bir rezerv alanda konut yapıyorsunuz diyelim. Oraya yol götüreceksiniz, doğal gaz bağlayacaksınız, elektrik götüreceksiniz, toplumsal donatılar yapacaksınız, bütün bu ögeleriyle planlamak durumundasınız. Münasebetiyle bunu başarıyor Türkiye. Gelişmiş dediğimiz birtakım ülkelerde bile afetlerden sonra ne kadar uzun mühlet rehabilitasyon çalışmalarının sürdüğünü biliyoruz. Türkiye bu alanda düzgün bir performans ortaya koyuyor. Yüklü yükümüz 2024’te, 2024’te büyük oranda toparlamış olacağız. 2025-2026’da da azalan oranlarda kalan eksiklerimizi tamamlayacağız inşallah ve Türkiye bu zelzelenin yaralarını sarmış olacak.”
“İNSANLIK VİCDANI FİLİSTİNLİLERDEN YANA”
Gazze’de bütün insanlığın gözü önünde saf çocuklar, bayanlar, hastalar, mülteciler ve gazetecilerin katledildiğini hatırlatan Yılmaz, dünyada kimi ülkelerin hala bu siyasetin yanında durduğunu, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, bu bahiste halini çok net ortaya koyduğunu, birinci andan itibaren mazlum Filistinlilerin yanında olup, yüksek sesle hakikati haykırdığını söyledi.
Yılmaz, bir an evvel ateşkesin sağlanması ve katliamların kalıcı formda durması gerektiğini vurgulayarak, 1967 hudutları çerçevesinde hükümran, bağımsız, başşehri Doğu Kudüs olan bir Filistin devleti kurulmadığı sürece sorunun çözülemeyeceğini kaydetti.
Türkiye’nin bu bahiste garantörlük dahil olmak üzere ne gerekirse yapmaya hazır olduğunu vurgulayan Yılmaz, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin, Memleketler arası Adalet Divanı’nda İsrail’e karşı “soykırım” suçlamasıyla dava açtığını anımsattı.
Yılmaz, şöyle devam etti:
“Şu anda bir hesap verme sürecine İsrail idaresi girmiş durumda. İnsanlık bir imtihandan geçiyor. Çok şükür insanlığın birçok sokaklara baktığınızda Birleşmiş Milletlerdeki oylamalara baktığınızda insanlık vicdanı Filistin’den yana, Filistinlilerden yana lakin maalesef dünyadaki güç yapılanması ve milletlerarası kurumların zaafı nedeniyle bu acı hadiseler devam ediyor. Burada da tekrar Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘Dünya 5’ten büyüktür’ mottosunun ne kadar değerli olduğunu bir kere daha görmüş olduk.”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye’nin her vakit haklının ve mazlumun yanında olduğunu ve er geç Filistin’in kazanacağına inandığını kaydetti.
patronlardunyasi.com
