Türk Dünyası Parlamenterler Vakfı İş Kurulu Sözcüsü Onur Arvas, gündeme ait açıklamalarda bulundu.
Arvas, SuperHaber’e yaptığı özel açıklamalarda, vakfın temel maksadının özünde Türk Cumhuriyetleri Birliği’ni kendisine maksat ve unsur etmiş vatansever iş insanlarını toplamak olduğunu belirtti.
“Yerli ve ulusal bir aygıt üretmeyi amaç haline getirdik”
Öte yandan Arvas, İş Dünyası Kurulu Lideri olarak Aydıner Erkoç’un seçildiğini belirtti.
Erkoç’un, tıpkı vakitte Otonomi Federasyon Lideri olduğunu da açıkladı.
“Onun liderliğinde kendimize birinci olarak yerli ve ulusal bir aygıt üretmeyi gaye haline getirdik.” diyen Arvas, Ulaştırma Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan’ın Apple’a bilgi güvenliğinin eksik olduğuna ve açıklanması gereken soruların cevaplanmasına dair bir soruşturma açtığını duyurdu.
“Yerli ve ulusal aygıt üreten çok pahalı iş insanlarımız var”
Arvas, şöyle devam etti:
“Biz artık bunları aşmalıyız. Sonuç üretmeliyiz. TOGG’da bu vakte kadar bunu başardık. Tam dört yılda çok hoş bir otomobilimiz oldu. Tüm milletinizin gurur duyduğu bir arabayı yaptık. Bunun çok daha yakın vakitte bilhassa güvenliğimizi temel alan ki, bu vaktin en kıymetli sorunlarından birisi, bunları da özneye koyan bir aygıtı yapabiliriz.
Bu noktada TOGG’da birleşenlerden birisi Turkcell’di. Nasip olursa Sayın Bakan Yardımcımız birebir vakitte Türk Telekom’da idare konseyi lideri, onların önderliğinde biz yerli ve ulusal aygıt için burada öncelik yapmak için kendimize vazife edindik.
Bunun için görüşmelerimiz ocak ayı içinde başlıyor. Mart ayı içinde de somut hale getirmeyi planlıyoruz. Bunun yanında yerli ve ulusal aygıt üreten çok bedelli iş insanlarımız var. Onlarla temas halinde olduğumuzu buradan belirtmek istiyorum. Marka ve modeli ile ilgili olarak tüm ayrıntıları Sayın İş Kurulu Liderimiz belirtecek.
Ben çok küçük yaşlardan itibaren Türk Dünyası’nın birliğini savunan, Kazakistan’dan, Özbekistanlı ve Kırgızistanlı kardeşlerimizi gördüğümüz vakit sarılma hissine kapılan bir kardeşinizim.
“Kıbrıs’ta şubeler açmaya başlayacağız”
Yeni Türkiye’nin siyaset öznesinin de, Türk Cumhuriyetleri birliği öznesi üzerine kurulması gerektiğini düşünüyorum.
Ve son zamanlardaki gelişmelerde Cumhuriyeti’nde yani devletimizin Türk Dünyası ile vakıfların ve derneklerin açılmasından da inanılmaz memnunum. Bu noktada önemli bir özveri ve önemli bir heves ve uğraşın olması da beni ayrıyeten memnun ediyor.
Türk Dünyası Palamenterler Vakfı bir vakıf lakin daha birçok kardeş vakıf var. Birçok vakıfların da, gün geçtikçe artmasından duyduğum memnunluğu hiçbir şeye değişmem. Kıbrıs’ta şubeler açmaya başlayacağız. Sonra Azerbaycan’da ve sıralı bir halde gidecek. Bunları da daima bir arada sizlerle paylaşacağız.”
“Ahilik Kültürü’nü temel almış bir vakıf”
Onur Arvas, “Türk Dünyası’nın temel maksatları Ahilik Kültürü’nü temel almış bir vakıf. Ahilikten kastımız hak ve adaletin, küçük yaşlarda çocuklara açıklamasının ihtimam gösterilmesidir.” diyerek şöyle devam etti:
”Türk üst kimlikli, burada yanlış anlaşılmasın, ırkçılığa asla yer yok. Kürt kardeşlerimiz var, Laz kardeşlerimiz var, Çerkez kardeşlerimiz var. Türk üst kimliği ismi altında, kardeşliği, dostluğu pekiştiren, iş insanlarının daha da kaynaşacağı bir ortam oluşturmak istiyoruz. Vakfın en değerli hedeflerinden birisi de, 30 yıldan fazla bağımsızlıklarını alan, bu devletlerdeki kardeşlerimizle birlikte daha da pekiştirip Türk soydaşlığı üzerinden ilerlemek. Burada temel öge da, İslami taraftan değil de Türk Dünyası üzerinden ilerlemek.
Türk Cumhuriyetleri ortasındaki, toplumsal, kültürel ve ekonomik işbirliği ile dayanışmasının geliştirilmesidir. Vakfımızda spor kurulundan tutun bilim kurulundan, her istikameti ile siyaset üstü bir vakıf.
Her cinsten görüşleri içinde barındıran lakin temelinde ahilik kültürünü sermayesini temel alan, yani faziletli insanları bir ortada tutmaya çalışan vizyonu vardır vakfımızın. Vakfımız inşallah yakın vakit da hoş adımlar Türkiye’de daha çok ses getirecektir.”
“Koltuklara daima yapışılmaması gerektiğini düşünüyorum”
Onur Arvas, her geçen gün gücü ve ehemmiyeti artan Sivil Toplum Kuruluşları konusunda da görüşlerini açıkladı.
Arvas açıklamasında, şu tabirleri kullandı:
“Ben Ankara Ticaret Odası’nda da meclis üyeliği de yaptım. Orada gördüğüm açık yüreklilik ile tabir edebilirim ki şu; Türkiye de birçok iş insanı, içinde benden daha çok fazla vatanseverlik duygusu barındırıyor. Lakin bir sitem var ki, bu sistem içerisinde kaybolup gidebiliyorlar.
Bu noktada bu sistemin önemli manada ıslahat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. STK’ların hangi STK olduğuna bakmaksızın asli misyonları bence sayın Cumhurbaşkanının diretmesi ve önemli iradesi ile TOGG oldu.
Ama bunun çok daha evvelce olmalıydı. Yani STK’lar siyasetçilerin en büyük yardımcısı olmak durumunda. Ve bu noktada yerli ve ulusal ögeler için kooperatif modelinin herkese açılması lazım.
Bir de koltuklara daima yapışılmaması gerektiğini düşünüyorum. Zira STK’ların yenilenmesi elzem bence. Örneğin o denli bir sistem kuruluyor ki, ben evvel beni seçenleri seçiyorum. Ben seçmesi gerekenleri seçtiğim vakit, ondan sonra da aday olarak çıktığım vakit karşıma kim gelirse gelsin beni değiştirme bahtı olmuyor. Değiştirse esasen, beni değiştirecek insanları ben seçtiğim için rekabet ortamı olmuyor.
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetleri gerçek bulmuyorum”
Gerçekten çok dürüst olan kimi STK liderlerinin faaliyet karnelerine baktığımız vakit çok da başarılı bulmuyorum. Çok daha düzgününü yapabilirler.
Yani bana nazaran, STK liderlerinin müddetleri iki periyot ile hudutlu olmalı. Tezatlar üzerine gidiyoruz. Bir İngiliz Ticaret Odası’nın yapısına baktığımız vakit, İstanbul’da da çalışma formu var ve İstanbul’u sizden daha çok uygun biliyor. Ve çabucak iş insanını alıp orada karşıladığı vakit İstanbul’un krokisini çok daha düzgün anlayabiliyorlar.
Bunun yanı sıra iş beşerlerine da kimi kolaylıklar sağlanmalı. Örneğin evvel avukatlara yeşil pasaport veriliyor, lakin iş beşerlerine yeşil pasaport verilmiyor. Yani bunların savunulmasının hak olduğunda birleşilip yapılması gerektiğini düşünüyorum. Lakin çok yavaş ilerleniyor. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetleri hakikat bulmuyorum açıkçası.
“Biz vakıfların devlet tarafındaki rollerini çok geç uygulamaya başladık”
Ben tarihi seven bir kardeşinizim. Almanya 2. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya genelinde vakıfları çok düzgün kullanan bir ülke haline geldi ki, atılımlarını yapmaya başladı. Bu vakıflar temelinde misyonunu şuradan alıyordu. Hitler karşıtı… Biz dünyaya barış getiriyoruz. Barış ve kardeşlik ismi altında, birçok ülkede faaliyet göstererek, aslında sempati uyandırdılar. Biz vakıfların devlet tarafındaki rollerini çok geç uygulamaya başladık.
Bazen bunu son vakitlerde yapmaya çalışıyoruz. Vakıfların misyonunu daha da artırmak adına… Ama bunun için eşit kuralların olması gerekiyor. Az evvel söylediği üzere, koltuğa 30 yıl birinin oturması sonrasında ne yaptın diye bir karnesinin çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Açık konuşmak gerekirse kendini ön plana çıkartan bir zihniyeti artık vakıflarda görmememiz lazım. Kanısına nazaran önünün açılması lazım.
“Ahi devlet idaresi sistemi tekrar inşa edilmeli”
Biz diyoruz ki ahilik kültürü devlet alanında her yere yerleşsin. Yani ahi devlet idaresi sistemi tekrar inşa edilmeli. Ahiliğin öznesinde de haksızlığa başkaldırma var. 250 milletvekili vakfımızda var. Bunların her biri aslında birbirinden deneyimli beşerler. Bunların deneyimlerini siyasetçilerimize toplantılarımızı yaptırdığımız vakitler örtüştürmek istiyoruz. Parlamenterlerin yalnızca Türk Dünyası Parlementerler Vakfı dışında öbür vakıflarda da olması gerektiğini düşünüyoruz. Zira; o parlementerler de halk temsilcisi. Ve böylelikle kaynaşmalar daha düzgün olacak.
Bu noktada vakıflarda hayalim iş kurulunu kurduk. Öteki vakıflarda da iş insanlarını içeriye girmeleri. Güç birliğini önemli manada masada oturtmamız lazım. Bunun için en kolay örneği, dört yılda bir TOGG yaptık. Bunun yerli ve ulusal aygıta gönül verenlerin, iş kurulunuzun açıklayacağı vakitte ve kuracağımız platformda yerini almalıdır.”
