Temajet © 2021. Tüm hakları saklıdır.

Sokak Haber

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Güncel
  4. »
  5. 17-25 Aralık’ta AK Parti Destekçileri Sesiz Kalırken, CHP ve Seküler Kesim Kendini Ayrıcalıklı Hissetti

17-25 Aralık’ta AK Parti Destekçileri Sesiz Kalırken, CHP ve Seküler Kesim Kendini Ayrıcalıklı Hissetti

Haber Merkezi Haber Merkezi - - 5 dk okuma süresi
0

CHP ve Seküler Kesimin Ayrıcalıkları Tartışma Konusu

Türkiye Gazetesi’nin dikkat çekici yazarlarından Cem Küçük, 17-25 Aralık sürecinde yaşanan olayları masaya yatırarak, o dönemde AKP yanlılarının sokağa çıkmadığını, CHP ve seküler kesimin ise kendilerini ayrıcalıklı gördüğünü savundu. Küçük, bu görüşlerini bir yazısında dile getirerek, Türkiye’deki siyasi atmosferin giderek gerildiğine dikkat çekiyor.

İBB Üzerine Yolsuzluk İddiaları

Küçük, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkında ortaya atılan yolsuzluk, rüşvet ve terör iddialarının ciddiyetine vurgu yaptı. “MASAK raporları ortada. 21 tanık, 4 gizli tanık var,” diyerek, bu durumun mutlaka mahkemeye taşınması gerektiğini ifade etti. Ancak, 17-25 Aralık sürecinde “yolsuzluk” suçlamalarıyla AK Parti’ye karşı yapılan eylemlerden sonra, şimdi İBB ile ilgili iddiaların soruşturulmaması gerektiği düşüncesinin baskın olduğunu vurguladı.

Küçük, dünyada yolsuzlukların ortaya çıkması için protesto eylemlerinin yapıldığını ancak Türkiye’de bu durumun tam tersine dönmesi gerektiğini savunarak, “Dünyanın her yerinde yolsuzluk ortaya çıksın diye sokaklara çıkılır, bizde ortaya çıkmasın diye!” şeklinde sert bir eleştiride bulundu.

Siyasi Gerilim ve Tahammülsüzlük

Siyasi atmosferin giderek daha da gerildiği, farklı kesimlerin birbirine karşı tahammülsüzlük gösterdiği görüşünde olan Küçük, özellikle CHP ve seküler kesimlerin bu noktada daha da belirgin hale geldiğini belirtti. “Gazeteciler de sizin gibi yargılanabilir, kimse ayrıcalıklı değil,” diyerek, bu tür bir tavrın yanlış olduğunu ifade etti. Geçmişte TÜSİAD gibi güçlü gruplara dokunulamazken, şimdi daha fazla denetim ve vergi toplamanın gerektiğini savundu.

Küçük, CHP ve seküler kesimlerin kendilerini ayrıcalıklı gördüğünü ve bu düşüncenin siyasi hayatı olumsuz etkilediğini ileri sürdü. Özellikle Özgür Özel’in CHP’nin demokratik seçimlere katkısını savunduğunu, ancak Atilla Yayla’nın bu duruma karşı çıkan eleştirisinin daha anlamlı olduğunu belirtti. Yayla’nın, CHP’nin demokratik seçimlere geçişinin zorunluluk olduğunu, aksi takdirde iç savaşın kaçınılmaz olacağını vurgulamakta haklı olduğunu belirtti.

CHP’nin Geçmişi ve Medya Üzerindeki Baskısı

Cem Küçük, CHP’nin geçmişte darbeleri desteklemiş olmasını hatırlatarak, 1960 ve 1971 darbe süreçlerinin yanı sıra 28 Şubat dönemindeki başörtüsü zulmüne de dikkat çekti. CHP’nin, yıllarca bürokratik vesayet sistemi üzerinden iktidarını sürdürdüğünü ifade eden Küçük, bunun siyasi tarihimizde var olan önemli bir gerçeklik olduğunu dile getirdi.

Küçük, “AK Parti’yi destekleyen medyada her görüşten insan çalışır” şeklindeki ifadesiyle, medyanın içindeki ideolojik ayrımcılığa dikkat çekti. “Muhalif medyada çaycı, şoför bile AK Parti’yi destekleyemez,” diyerek, bu durumun bir baskı ortamı yarattığını ve muhalif görüşlerin çalışma hayatında dışlanmasına neden olduğunu savundu.

Medya Çalışanlarının Geleceği

Sonuç olarak, Türkiye’deki siyasi gerilim ve medya üzerindeki baskılar, ülkenin geleceği açısından büyük önem taşıyor. Cem Küçük’ün yazısı, toplumun farklı kesimlerinde yankı bulmakta ve tartışmalara yol açmaktadır. Herkesin eşit şekilde yargılanabileceği, baskı ve ayrımcılığın sona ereceği bir ortamda, sağlıklı bir toplumsal diyalogun kurulması gerekmektedir.

Cem Küçük’ün yazısında ifade ettiği görüşler, Türkiye’nin bugünkü siyasi atmosferini anlamak için önemli ipuçları sunuyor. Farklı görüşlerin bir arada yaşaması, demokratik bir toplumun en temel unsurlarından biri olduğuna göre, önemli olan bu farklılıkların diyalog yoluyla çözülmesidir.

İlgili Yazılar